info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Tarım
21/12/2012 Köşe Yazısı 95
Günümüzde en az teknolojik savaşlar kadar etkili bir saha da tarım sektörüdür.
Stratejik öneme haiz tarım mahsulleri, global düzende ülkelerin geleceğinde rol oynamaktadır.
Bu sebeple, IMF ve Dünya Bankası talimatları gelişmekte olan ülkelere, vereceği kredilerin karşılığında ağır tarım kotaları getirmektedir.
Bugün bu talimatlar ile Türkiye tütünden buğdaya, şeker pancarından çaya her kalemde ciddi kotalar uygular hale gelmiştir.
Türkiye, AB’nin ve ABD’nin tarım ürünleri için büyük bir pazar haline getirilmiştir.
Bu tabloda, her gün TV ekranlarında ürününü satamamaktan şikâyet edenler eksik olmamakta, ürünlerini sokağa denize dökenler boy göstermektedir.
Siyaset sahnesine katıldığımız ilk günden beri bu tablonun kaçınılmaz olduğunu meydanlarda çiftçimize anlattık.
Öyle ki meydanları dolduran binlerce insan bu gidişata itiraz etti, dediklerimizi kafa sallayarak onayladı.
Biz, ürüne pazar garantisi verdik, ürünün toprağa atılmasından altı ay önce avans garantisi getirdik, ürünü devlet garantisinde almayı taahhüt ettik.
Hal böyle iken, bizi dinleyen ve projelerimizi beğenen çiftçimiz, seçim zamanı kendisine hiçbir şey vaat etmeyene oyunu verdi.
Köylere yaptığımız ziyaretlerde mazotun pahalılığından, ürünün para etmemesinden yakınanların sandıklarından yüzde 70-80 Ak Parti oyu çıktı.
Öyleyse kabahat hükümette değil, kendisine hiçbir şeyi vaat etmeyeni seçen çiftçidedir.
Bu şartlarda çiftçinin şikâyete hakkı yoktur.
Kendi kendine yeten yedi tarım ülkesinden biri olan Türkiye, bugün en temel tarım ürünlerini dahi dışarıdan ithal eder hale gelmiştir.
Uygulanan kapitalist sistem değişmediği sürece bu tablo daha da ağırlaşacaktır.
Biz meydanlarda, “eğer bu düzeni kabul ederseniz, öyle bir an gelecek ki, elinizden başka bir iş gelmediği halde tarım yapmaktan vazgeçecek, topraklarınızı satacaksınız” diye ikaz etmiştik.
Bugün çiftçi bu kararı vermekle vermemek arasında kalmıştır.
Toprakların satışı, çiftçilikten ekmeğini kazanları daha da aç bırakmaktan başka bir netice getirmeyecektir.
Üstelik bu kıymetli toprakların alıcıları, muhtemelen toprağın ederinden fazla meblağlar ile ona talip olan yabancılar olacaktır.
Bu da ecdat yadigârı toprakları elimizle yabancılara tapulamak demektir.
AKP dışında gerek CHP’nin, gerek MHP’nin ve gerekse de diğer partilerin Türk tarımına ve köylüsüne vereceği hiçbir şey yoktur.
Sadece Bağımsız Türkiye Partisi AB’ye ve kapitalist düzenin bu ezici baskısına “hayır” demektedir.
Türk tarımına projesi ve tezi ile çözüm sunan tek parti de Bağımsız Türkiye Partisi’dir.
Onun için tarım köylüsünün yüzü sadece Bağımsız Türkiye Partisi ile güler, cebi para görür ve karnı doyar.
Bu hakikati kimsenin unutmaması gerekir.
Tarım köylüsüne düşen vazife, Bağımsız Türkiye Partisi etrafında birleşmeleri, Bağımsız Türkiye Partili olmalarıdır.