info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Suriye’nin gerçek dostları
10/06/2012 Köşe Yazısı 96
Rusya, Annan Planı’nın hayata geçirilmesini sağlayacak bir toplantı çağrısında bulundu.
Bu toplantıya, BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri dahil Türkiye, İran, Arap Birliği, İslam Konferansı Örgütü ve AB’nin de yer alabileceği geniş katılımlı bir iştirak önerdi.
Bu girişimin geçtiğimiz aylarda ülkemizde yapılan “Suriye’nin Dostları” toplantısından mahiyet olarak farkı var.
İstanbul’da gerçekleşen “Suriye’nin Dostları” buluşması, muhalif Özgür Suriye Ordusu’nu destekleyen bir görüntü ile sona ermişti.
Ancak yeni toplantı, Suriye’nin geleceğini tarafsız bir şekilde ele alacak; Suriye devletinin ve halkının taleplerini değerlendirecektir.
Rusya ve Çin, Suriye’ye karşı yapılmak istenen haksız müdahalede tavrını net bir şekilde ortaya koymuş ve bunun mücadelesini vermektedir.
Bu iki ülke tavırlarıyla Ortadoğu’da yaşanacak daha büyük işgal olaylarının ve parçalanacak devletlerin önüne geçmektedirler.
Malum küreselleşmenin devletler açısından anlamı, sömürüye açık ve pazar haline getirilmiş, küçültülmüş devletlerdir.
Yani globalizm, ulus devlete karşıdır.
İşgal sonrasında Libya’da aşiretler arasında bölge paylaşımlarının yapılmaya başlaması Arap Baharı sürecinin gayesinin de aynı olduğunu göstermiştir.
Dikkat edilirse Arap Baharının gerekçesi, rejim değişiklikleridir.
On yıllardır iktidarda olan ve asayişi temin etmiş düzen yıkılmakta, yerine geçici hükümetler iş başına getirilmektedir.
Rusya ve Çin, sergiledikleri Suriye yanlısı politikalarla Esad’a yardım ederek aslında Suriye’nin toprak bütünlüğünü de garanti altına almaktadırlar.  
Türkiye ise işgalin ve gözyaşının yanındadır.
Atatürk Türkiye’si üniter yapısını halen muhafaza etmektedir ve bir ulus devlettir.
Ancak ülkemizin, küreselleşmenin bugünkü temsilcileri olan ABD, Fransa, İtalya vesaire Ortadoğu’ya çöreklenen devletlerin yanında yer almaya devam etmesi bu mirası zedeleyebilir.
Demokrasi getirilmesi tek sebep ise, Esad bugüne kadar talep edilen reform hareketlerini hayata geçirmiş ve Annan Planı’nı uygulama sözü vermiştir.
Ancak Annan Planı’nını kabul ettiğini ifade ettiği halde ABD’nin desteklediği muhaliflerin şiddet eylemleri bu planın aslında işgal güçlerince uygulatılmayacağını göstermişti.
   Türkiye globalist devletlerin yanındadır. Bunun manası Türkiye’nin parçalanması veya buna göz yumulması demektir.
Üniter yapının son bulmasına inananlar, “Biz coğrafyamızı hem güneyden, hem güney doğudan, hem de güney batıdan genişletiyoruz. Bu geniş coğrafyada eskiden olduğu gibi büyük devlet olma yoluna girdik, onun için de federasyon istiyoruz” şeklinde sizi ikna etmek için konuşabilirler.
Ama bunların tamamı boş sözlerdir.
Şöyle ki:
İran, Irak, Suriye ve Türkiye’deki etnik grupları bir araya getirerek Türkiye devletininmiş gibi bir federatif yapıya gitmek, görünüşte coğrafyanın genişlediği intibaını verirken, bak işte “federasyon olduk coğrafyamız ne kadar genişledi” demek içindir.
Bu olayın birkaç yıl sonrasında aynı cins etnik grupların yani Suriye, Irak, İran ve Türkiye’de bulunan Kürtlerin Kürt devleti kurulmak sureti ile birleşmeleri Türkiye’yi küçültecek, bu isimde yeni bir devlet ortaya çıkacaktır.
Kürt vatandaşlarımız devlet olduk sevincini yaşarken, ardından  Arz-ı Mevud projesi ile bu coğrafyada büyük İsrail’e yem olarak İsraillilerin önüne atılacaktır.
Sonuç bu coğrafyada büyük İsrail devletinin kurulmasıdır.
Şimdi bizi Arz-ı Mevud’un yemi haline getirecek global devletler ile beraber mi olmak yani ABD ile beraber mi olmak mı iyidir yoksa üniter yapımızı devam ettirecek Rusya veya Çin’le birlikte hareket etmek mi daha faydalıdır?
Editörün Seçtikleri