info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Papa'nın Erivan ziyaretinin arka planı
27/09/2001 Köşe Yazısı 97
Asya gezisi çerçevesinde Ermenistan'ı ziyaret eden Papa II. John Paul, Erivan yakınlarındaki sözde soykırım anıtına çelenk koydu ve geçen yüzyılın başında sözde katledilen (!) yüzbinlerce "Ermeni" için dua etti.

Hıristiyanlık tarihinde Ermenistan'ı ziyaret eden ilk Katolik lider olan Papa, medyada yer aldığına göre Türk makamlarının baskısı neticesi, Ermenistan'da yaptığı konuşmada genoside (soykırım) ifadesinin kullanmamış, bunun yerine "katliam" kelimesini tercih etmiştir ki bu yine medyaya göre, Türkiye'nin diplomatik bir başarısıdır.

Bu mantık şüphesiz bir teselliden ibarettir. Zira Katolik dünyasının lideri olan Papa, sözde bir anıtı ziyaret edip sözde "katledilen" Ermenilere dua etmekle soykırım iddialarını açıkça kabul ettiğini ilan etmiştir. Burada kullanılan kelimelerin bir manası yoktur. Çünkü maksat hasıl olmuş mesaj verilmiştir. Papa 1915'de cereyan ettiği söylenen düzmece iddiaları desteklediğini ilan etmiştir.

Öte yandan Vatikan'ın güneydoğuda otuz bin insanımızın katili olan şahsı özgürlük savaşçısı olarak nitelendirdiği biliniyor.

ABD'nin, Papa bölgede bulunduğu müddetçe Afganistan'a herhangi bir operasyona girişmeyeceği garantisini vermesi ve dünyanın kritik bir dönemden geçtiği günlerde yapılan bu gezi dikkat çekicidir. Ortak bir inancın müntesipleri olan Hıristiyan ruhani liderleri buluşmuş ve bir senaryoyu tasdik etmişlerdir. Bu tarihî buluşma bütün Avrupa ülkelerinde ve ABD'de Müslümanların potansiyel suçlu kabul edildiği, İslam ve terör kelimelerinin yan yana kullanıldığı ve açık bir "Haçlı Seferi" başlatıldığı bir dönemde cereyan etmiştir. Bu gelişmeler bizim çeşitli defalar ifade ettiğimiz "dünya inançlar istikametinde kutuplaşmalara gitmektedir" hakikatinin tezahürüdür.

Bu manzara karşısında Müslüman bir ülke olan Türkiye'nin alacağı tavır son derece önemlidir. Resmî seviyedeki girişimlerimize rağmen Papa, "sözde soykırım iddialarını" dünyanın gözleri önünde tasdik etmiştir. Bu yalnızca bir misaldir. Aynı iddiaları NATO çatısı altında müttefikimiz olan Fransa kanunlaştırmış, dostumuz ABD ise bu gelişmelere destek vermiştir.

Bu ve benzeri hadiseleri göz önüne almak suretiyle devlet olarak, dünyadaki gelişmeleri, bloklaşmaları iyi tahlil etmemiz, hukuk çerçevesinde kalarak, uzun vadeli ve gerçekçi bir siyaset takip etmemiz zaruridir.