Miloseviç ve Batı'nın tarihi oyunu
Bosna ve Kosova'da yüzbinlerce insanın katledilmesinden sorumlu Yugoslavya eski devlet başbakanı Miloseviç USSM'ne teslim edildi.
1989'da Sırbistan devlet başkanlığına gelen Miloseviç, Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlığını ilan etmesi üzerine 1991'de Slovenya'ya karşı bir sindirme harekatı başlatarak ayrılmayı engelledi.
1992'de Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etti. Miloseviç bu kez de buraya müdahale de bulunarak Bosnalı Sırpları ayaklandırdı. Yaklaşık dört yıl boyunca masum Boşnaklara karşı büyük bir işkence ve katliam uygulanmasında en üst düzeyde rol oynadı.
1997 temmuzunda parlamento tarafından Yugoslavya devlet başkanlığına getirilen Miloseviç, 1998'de bağımsızlık isteyen Kosova Arnavutlarının ayaklanmasını bastırmak için bölgeye birlikler gönderdi. Ve bu defa Arnavutlara karşı katliam ve işkence hareketleri başladı.
Binlerce, Boşnak ve Arnavut'un katledilmesine, zulme uğrayıp evlerini terkt etmesine seyirci kalan NATO nihayet 24 Mart 98'de bölgeye müdahale etti. Ve Miloseviç Lahey'de USSM (Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi) tarafından savaş suçlusu ilan edildi.
24 Eylül 2000'de Yugoslavya'da yapılan seçimler Miloseviç'in yenilgisiyle sonuçlandı. Çıkan isyan neticesi devlet başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı.
Miloseviç'in bu kanlı mazisinin ve o dönemdeki icraatlarının batı dünyası tarafından gayet iyi bilindiği ve dört yıl boyunca bu zulme seyirci kalındığı malumdur. Bugün batı dünyasının Miloseviç'in mahkemeye çıkarılmasını sağlayarak kaybettiği prestiji yeniden kazanma düşüncesi içerisinde olduğu görülmektedir. Ancak bu girişim samimiyetten uzaktır. Zira, Miloseviç USSM'ne teslim edilmiştir. Ancak Sırpların 4 yıl süren savaş boyunca işgal ettikleri toprakları geri vermeleri konusunda uluslararası platformda hiç bir girişimde bulunulmamıştır. Bu topraklar hala Sırp denetimindedir.
Öte yandan yaptırdığı katliamlar bütün dünyanın malumu olan Miloseviç'in bu kanlı eylemlerine neden dört yıl boyunca sessiz kalınmıştır? Neden medeni Avrupa, bu şahsı savaş suçlusu ilan etmek için binlerce Müslüman'ın katledilmesini ve göçe zorlanmasını beklemiştir?
Miloseviç kendi ifadesiyle "Beni İngilizler yaktı" diyerek bu soruların cevabını veriyor. Yani danışıklı dövüş misali İngiltere ve diğer Avrupalı devletler üç noktada milliyetçi bir söylemi olan Miloseviç'i pohpohlayıp, iktidara taşımış ve bu sayede Balkanlar'da savaş fitilini ateşledikten sonra şimdi de savaş suçlusu ilan edip, mahkemeye sevk etmiştir.
Hıristiyan Avrupa'nın tavrını anlamak için tarih sayfalarını karıştırmakta da fayda vardır. Sırbistan İmparatorluğu diğer Hıristiyan milletlerle birlik olmak suretiyle 1389'da Kosova'da Osmanlı ordusunun karşısına çıkmış ve büyük bir yenilgiye uğramıştı. Maksat Müslüman-Türkleri Avrupa'dan atmaktı. Ama beklenen olmadı. Ortodoks Sırp Kilisesi Hıristiyanlık ruhunu diri tutmak için Kosova yenilgisinin yıldönümünü Aziz Vitüs Günü adını vererek bayram ilan etti. İşte bugün USSM'de yargılanan Miloseviç bu savaşın 600. yıldönümünde, Kosova Meydan Muharebesinin geçtiği meydanda 1989'da Sırplara seslenmiş ve Büyük Sırbistan hayalini ateşlemişti. Bu olaydan kısa bir süre sonra Yugoslavya kan gölüne döndü. Ve topyekün Hıristiyan Batı dünyası bu duruma seyirci kaldı.
Bu hakikatler ışığında deriz ki, Miloseviç'in teslim edilmesi dünya kamuoyu önünde puan kazanmaya yönelik, sathi bir girişimdir. Hıristiyan alemi dün ne ise bugün de odur.
1989'da Sırbistan devlet başkanlığına gelen Miloseviç, Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlığını ilan etmesi üzerine 1991'de Slovenya'ya karşı bir sindirme harekatı başlatarak ayrılmayı engelledi.
1992'de Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etti. Miloseviç bu kez de buraya müdahale de bulunarak Bosnalı Sırpları ayaklandırdı. Yaklaşık dört yıl boyunca masum Boşnaklara karşı büyük bir işkence ve katliam uygulanmasında en üst düzeyde rol oynadı.
1997 temmuzunda parlamento tarafından Yugoslavya devlet başkanlığına getirilen Miloseviç, 1998'de bağımsızlık isteyen Kosova Arnavutlarının ayaklanmasını bastırmak için bölgeye birlikler gönderdi. Ve bu defa Arnavutlara karşı katliam ve işkence hareketleri başladı.
Binlerce, Boşnak ve Arnavut'un katledilmesine, zulme uğrayıp evlerini terkt etmesine seyirci kalan NATO nihayet 24 Mart 98'de bölgeye müdahale etti. Ve Miloseviç Lahey'de USSM (Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi) tarafından savaş suçlusu ilan edildi.
24 Eylül 2000'de Yugoslavya'da yapılan seçimler Miloseviç'in yenilgisiyle sonuçlandı. Çıkan isyan neticesi devlet başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı.
Miloseviç'in bu kanlı mazisinin ve o dönemdeki icraatlarının batı dünyası tarafından gayet iyi bilindiği ve dört yıl boyunca bu zulme seyirci kalındığı malumdur. Bugün batı dünyasının Miloseviç'in mahkemeye çıkarılmasını sağlayarak kaybettiği prestiji yeniden kazanma düşüncesi içerisinde olduğu görülmektedir. Ancak bu girişim samimiyetten uzaktır. Zira, Miloseviç USSM'ne teslim edilmiştir. Ancak Sırpların 4 yıl süren savaş boyunca işgal ettikleri toprakları geri vermeleri konusunda uluslararası platformda hiç bir girişimde bulunulmamıştır. Bu topraklar hala Sırp denetimindedir.
Öte yandan yaptırdığı katliamlar bütün dünyanın malumu olan Miloseviç'in bu kanlı eylemlerine neden dört yıl boyunca sessiz kalınmıştır? Neden medeni Avrupa, bu şahsı savaş suçlusu ilan etmek için binlerce Müslüman'ın katledilmesini ve göçe zorlanmasını beklemiştir?
Miloseviç kendi ifadesiyle "Beni İngilizler yaktı" diyerek bu soruların cevabını veriyor. Yani danışıklı dövüş misali İngiltere ve diğer Avrupalı devletler üç noktada milliyetçi bir söylemi olan Miloseviç'i pohpohlayıp, iktidara taşımış ve bu sayede Balkanlar'da savaş fitilini ateşledikten sonra şimdi de savaş suçlusu ilan edip, mahkemeye sevk etmiştir.
Hıristiyan Avrupa'nın tavrını anlamak için tarih sayfalarını karıştırmakta da fayda vardır. Sırbistan İmparatorluğu diğer Hıristiyan milletlerle birlik olmak suretiyle 1389'da Kosova'da Osmanlı ordusunun karşısına çıkmış ve büyük bir yenilgiye uğramıştı. Maksat Müslüman-Türkleri Avrupa'dan atmaktı. Ama beklenen olmadı. Ortodoks Sırp Kilisesi Hıristiyanlık ruhunu diri tutmak için Kosova yenilgisinin yıldönümünü Aziz Vitüs Günü adını vererek bayram ilan etti. İşte bugün USSM'de yargılanan Miloseviç bu savaşın 600. yıldönümünde, Kosova Meydan Muharebesinin geçtiği meydanda 1989'da Sırplara seslenmiş ve Büyük Sırbistan hayalini ateşlemişti. Bu olaydan kısa bir süre sonra Yugoslavya kan gölüne döndü. Ve topyekün Hıristiyan Batı dünyası bu duruma seyirci kaldı.
Bu hakikatler ışığında deriz ki, Miloseviç'in teslim edilmesi dünya kamuoyu önünde puan kazanmaya yönelik, sathi bir girişimdir. Hıristiyan alemi dün ne ise bugün de odur.
Editörün Seçtikleri