Milletin kaybına gelişmeler
İl il gezdiğimiz Milli Kahramanlarımızı Anma Programlarında biz, kahraman şehitlerimizi yad ettikçe, birlikten, beraberlikten bahsettikçe birileri de verilen sözler gereği, federasyonu daha sık gündem etmeye başladı.
Halkın arasında yaptığımız sohbetlerde, vatandaşımız ne eyalet sistemini, ne terörle yapılacak müzakereyi istemediğini ısrarla belirtmektedir.
Programlarımıza teveccüh gösteren binlerce vatandaşımız bize, hangi şartta olursa olsun, Türklüğünü, Müslümanlığını unutmadıklarını, unutmayacaklarını göstermiştir.
Asakirullah, yani Allahın askeri olma şerefine ermiş Türk milletinin bu vasfını ayakları altına aldığını iddia edenler, aslında kendi fikirlerini dile getirmemekteler.
Oyun İslam dini ile yoğrulmuş bu büyük millete, oyun Müslüman denilince akla gelen Türkedir.
Öyleyse gün Türklüğe sahip çıkma günüdür. İslama sarılma günüdür.
Asırladır haçlı savaşları ile hayali kurulan haçın hilale karşı zaferi, bugün şekil değiştirmiş projeler ile denenmektedir. Sadece bir etnik kimliğe farklı ayrıcalıklar vermek maksadı ile bahsi geçen federatif sistemi savunanlar, Osmanlı zamanını örnek göstermekteler.
Tarihi bilgileri noksan bu kişilere hatırlatmak gerekir ki, Osmanlı idaresi saltanata dayanırdı.
Din kardeşliği temelli ümmet fikri hâkimdi ve Şer-i Hukuka göre adalet dağıtılırdı. Hukuk birliği mevcuttu.
Yani Osmanlıda bugün lafzı geçen manada bir eyaletçilik söz konusu değildi.
Bugün ise, içişlerinde bağımsız bir yönetimden bahseden bir ayrışım talep edilmekte; etnik kimliklerin ortaya çıkaracağı ayrı ayrı devletlerin bir araya gelmesi konuşulmaktadır.
Siz, Atatürk Türkiyesinin birlik harcı Müslüman Türkü devreden çıkarırsanız, Türkiye Cumhuriyeti Devletini de yok edersiniz.
Öyleyse bugün iktidarın eli ile yürütülen bu mücadele suçtur.
Çözüm sürecinde tıkanmanın sebebi olarak gösterilen silahların taşınması konusu da, iktidarın bir diğer suçudur.
Serbest bırakılacak kişiler eğer suçlu değillerse, onları ülke dışına atmak yerine aş ve iş imkânı vererek topluma kazandırmalıyız.
Yok eğer suçlu iseler, başbakanın suçlu olan binlerce kişiyi yargılamadan serbest bırakma yetkisi söz konusu olamaz.
Kaldı ki, 40 binden fazla vatan evladının canına mal olan bu bölücü eylem hakkında kimin hakkını kime veriyorsunuz?
Silahları ile sınırı geçmenin hesabında olanların, Suriye topraklarında oluşturulacak Kürt birliğine destek verecekleri hatırdan çıkarılmamalıdır.
Bu hakikatleri görmeyen veya vaat ettikleri nedeniyle bugün yaptığından başka bir şey yapamayacak durumda olanların iktidarda kalması, millet adına büyük bir kayıptır.
Halkın arasında yaptığımız sohbetlerde, vatandaşımız ne eyalet sistemini, ne terörle yapılacak müzakereyi istemediğini ısrarla belirtmektedir.
Programlarımıza teveccüh gösteren binlerce vatandaşımız bize, hangi şartta olursa olsun, Türklüğünü, Müslümanlığını unutmadıklarını, unutmayacaklarını göstermiştir.
Asakirullah, yani Allahın askeri olma şerefine ermiş Türk milletinin bu vasfını ayakları altına aldığını iddia edenler, aslında kendi fikirlerini dile getirmemekteler.
Oyun İslam dini ile yoğrulmuş bu büyük millete, oyun Müslüman denilince akla gelen Türkedir.
Öyleyse gün Türklüğe sahip çıkma günüdür. İslama sarılma günüdür.
Asırladır haçlı savaşları ile hayali kurulan haçın hilale karşı zaferi, bugün şekil değiştirmiş projeler ile denenmektedir. Sadece bir etnik kimliğe farklı ayrıcalıklar vermek maksadı ile bahsi geçen federatif sistemi savunanlar, Osmanlı zamanını örnek göstermekteler.
Tarihi bilgileri noksan bu kişilere hatırlatmak gerekir ki, Osmanlı idaresi saltanata dayanırdı.
Din kardeşliği temelli ümmet fikri hâkimdi ve Şer-i Hukuka göre adalet dağıtılırdı. Hukuk birliği mevcuttu.
Yani Osmanlıda bugün lafzı geçen manada bir eyaletçilik söz konusu değildi.
Bugün ise, içişlerinde bağımsız bir yönetimden bahseden bir ayrışım talep edilmekte; etnik kimliklerin ortaya çıkaracağı ayrı ayrı devletlerin bir araya gelmesi konuşulmaktadır.
Siz, Atatürk Türkiyesinin birlik harcı Müslüman Türkü devreden çıkarırsanız, Türkiye Cumhuriyeti Devletini de yok edersiniz.
Öyleyse bugün iktidarın eli ile yürütülen bu mücadele suçtur.
Çözüm sürecinde tıkanmanın sebebi olarak gösterilen silahların taşınması konusu da, iktidarın bir diğer suçudur.
Serbest bırakılacak kişiler eğer suçlu değillerse, onları ülke dışına atmak yerine aş ve iş imkânı vererek topluma kazandırmalıyız.
Yok eğer suçlu iseler, başbakanın suçlu olan binlerce kişiyi yargılamadan serbest bırakma yetkisi söz konusu olamaz.
Kaldı ki, 40 binden fazla vatan evladının canına mal olan bu bölücü eylem hakkında kimin hakkını kime veriyorsunuz?
Silahları ile sınırı geçmenin hesabında olanların, Suriye topraklarında oluşturulacak Kürt birliğine destek verecekleri hatırdan çıkarılmamalıdır.
Bu hakikatleri görmeyen veya vaat ettikleri nedeniyle bugün yaptığından başka bir şey yapamayacak durumda olanların iktidarda kalması, millet adına büyük bir kayıptır.
Editörün Seçtikleri