info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Kıbrıs
01/05/2014 Köşe Yazısı 121
Kıbrıs adasının iki sahibi, Türkler ve Rumlar, BM gözetimindeki müzakerelere Mayıs ayı içerisinde yeniden başlayacaklar. Toprak meselesi de masaya yatırılacak temel konular arasında. Varlığını ispat edememiş Türk kesimi, bu yıl da müzakerelerin aslında 'yenik' tarafını oluşturmaktadır. KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Kıbrıs Rum tarafının AB içerisinde çok güçlü olduğunu, veto hakkı bulunduğunu, Kıbrıs Rum tarafının istememesinden ötürü Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu'na temsilci bile gönderemediklerini belirtti. Bir tarafın AB üyesi olduğu, diğerinin uluslararası arenada henüz tanınmadığı bir ortamda tarafların eşit şartlarda müzakere ettiğini kimse iddia edemez.  Geçtiğimiz Kasım ayında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yapılan 8. Milli Ekonomi Modeli (MEM) Kongresi'nde bu gerçeğin altını çizerek, "KKTC eğer devam etmek istiyorsa, bağımsızlığını kabul ettirmelidir" demiştik. "Uluslararası ticarette milli parasını kullanmalıdır. Ancak bundan sonra Kıbrıs Türk Devletinin geleceği konuşulabilir" öngörüsünde bulunmuştuk. KKTC halkında ise böyle bir ufuk maalesef göremiyoruz. Hak arama adına girişilen işler, tam bağımsızlık için değil, kazanımların korunması üzerine bina edilmektedir. Oysa karşı taraf ve hatta Türkiye dışında tüm dünya sizi 'yok' kabul ederken, sizler adada işgalci sayılırken; ne devletiniz, ne bayrağınız, ne de kimliğiniz kabul edilmemişken siz hangi hakları korumaya çalışmaktasınız?  Lefkoşa'daki MEM Kongresi'nde Rusya'ya mal ihraç edecek güçte tam bağımsız bir KKTC'nin olabileceğini anlatmıştık.  Bu KKTC hak elde etmek için Rum kapısında beklemekle yetinmeyecek; tam bağımsızlığını temin ederek dünya nezdinde "ben de varım" diyen bir KKTC olacaktır. Hatırlanacaktır, bundan önceki müzakere süreci Rumlar, adanın kuzey kesiminde "Türk egemenliği vardır" ifadesini kabul ettikleri için başlayabilmişti. Egemenlik, bağımsız yasama gücünü ifade eder. Siz, Rumlar izin vermediği için Avrupa Parlamentosu'na temsilci dahi gönderemezken, hangi yasama gücünden bahsedebilirsiniz? Her müzakere sürecinde Türkler iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitlik üzerine kurulu bir Kıbrıs derken; Rumlar adanın tek hâkimi olma derdindedir. Mevcut tablo, Rumların egemenliğinde onlardan hak dilenen bir avuç Türk'ün tablosudur. Batının Müslüman Türk'e olan hasmane yaklaşımı ve değişmez politikası ortadayken, Kıbrıslı Türk'ün tek yolu 'tanınma'yı sağlaması ve ekonomik güce sahip olmasıdır.