Kendini dışlayan Türkiye
Suriyedeki meşru Esad hükümetine karşı ayaklanan muhalifleri, yani terörist grupları aleni olarak destekleyen batı şimdi de hükümetler bazında görüşmelere başlıyor.
Arap Birliğinin Suriyenin temsil edildiği koltuğu muhaliflere tahsis etmesinin ardından, G8 ülkeleri dışişleri de muhatap olarak muhalifleri resmen kabul etmeye başladı.
Batının Suriye tutumu anlaşılabilir.
Bu süreçte kraldan fazla kralcı gözüken Türkiyenin işgal harekâtının başından beri muhaliflerin yanında yer alması ise bir menfaat hesabının ötesinde sadece İslam âlemindeki prestijini yok etmektedir.
Sınırlarını muhaliflerin komutanlarına açan Türkiye, gönderilen silahların onlara ulaşması için ülkemizden geçişlerine de izin vermişti.
Hatırlanacaktır, Arap Baharının Libya durağında, Libyayı vuran NATO uçakları İzmirden kalkmıştı.
AKP hükümeti döneminde, Irakta binlerce Müslümanın katline, on binlerce kadının namusunun kirletilmesine bir manada izin verilmişti.
İranın, Birleşik Devletlere karşıt tutumunu frenlemek için gönderilen elçi çoğunlukla Türkiye olmuştu. Mavi Marmara katliamının ardından gündeme gelen tazminat konusunu, Suriye meselesinin halli için diye açıklayan İsrailin bu beyanı, Türkiyenin Filistini de yalnız bırakacağını göstermektedir.
Zira tazminat verilmesi, davadan vazgeçme şartına bağlanmıştır ve devletimiz buna ses çıkarmamıştır.
İslam âlemi içerisinde tarih boyu baş olmuş, baş olarak görülmüş Türkiyenin geldiği nokta, Müslüman dünya için dikkat edilmesi gereken bir tehdide dönüşmesidir.
Öyle ki, İsrail-Filistin müzakereleri konusunda Filistin yönetimi, açıkça Türkiyenin arabuluculuğuna ihtiyacımız yok diyebilmiş; Filistin yönetimi Dışişleri Bakanı Riad el Malki, Türkiyenin arabuluculuğunun bir işe yaramayacağını ifade etmiştir.
Kısaca, İslam âleminin hamisi görülen Türkiye, on yıllık AKP icraatları ile kendini adeta bu dünyadan dışlamaktadır.
Oysa yüzyıllar süren haçlı savaşlarının BOP projesi ile halen devam ettiği itiraf edilmiştir.
Ve bazıları kabul etmese de batının nazarında Türk deyince İslam, İslam diyince Türk hatırlara gelmektedir.
Arap Birliğinin Suriyenin temsil edildiği koltuğu muhaliflere tahsis etmesinin ardından, G8 ülkeleri dışişleri de muhatap olarak muhalifleri resmen kabul etmeye başladı.
Batının Suriye tutumu anlaşılabilir.
Bu süreçte kraldan fazla kralcı gözüken Türkiyenin işgal harekâtının başından beri muhaliflerin yanında yer alması ise bir menfaat hesabının ötesinde sadece İslam âlemindeki prestijini yok etmektedir.
Sınırlarını muhaliflerin komutanlarına açan Türkiye, gönderilen silahların onlara ulaşması için ülkemizden geçişlerine de izin vermişti.
Hatırlanacaktır, Arap Baharının Libya durağında, Libyayı vuran NATO uçakları İzmirden kalkmıştı.
AKP hükümeti döneminde, Irakta binlerce Müslümanın katline, on binlerce kadının namusunun kirletilmesine bir manada izin verilmişti.
İranın, Birleşik Devletlere karşıt tutumunu frenlemek için gönderilen elçi çoğunlukla Türkiye olmuştu. Mavi Marmara katliamının ardından gündeme gelen tazminat konusunu, Suriye meselesinin halli için diye açıklayan İsrailin bu beyanı, Türkiyenin Filistini de yalnız bırakacağını göstermektedir.
Zira tazminat verilmesi, davadan vazgeçme şartına bağlanmıştır ve devletimiz buna ses çıkarmamıştır.
İslam âlemi içerisinde tarih boyu baş olmuş, baş olarak görülmüş Türkiyenin geldiği nokta, Müslüman dünya için dikkat edilmesi gereken bir tehdide dönüşmesidir.
Öyle ki, İsrail-Filistin müzakereleri konusunda Filistin yönetimi, açıkça Türkiyenin arabuluculuğuna ihtiyacımız yok diyebilmiş; Filistin yönetimi Dışişleri Bakanı Riad el Malki, Türkiyenin arabuluculuğunun bir işe yaramayacağını ifade etmiştir.
Kısaca, İslam âleminin hamisi görülen Türkiye, on yıllık AKP icraatları ile kendini adeta bu dünyadan dışlamaktadır.
Oysa yüzyıllar süren haçlı savaşlarının BOP projesi ile halen devam ettiği itiraf edilmiştir.
Ve bazıları kabul etmese de batının nazarında Türk deyince İslam, İslam diyince Türk hatırlara gelmektedir.
Editörün Seçtikleri