info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Tüketim olmadan üretim bir işe yaramaz
11/09/2012 Köşe Yazısı 114
Açıklanan büyüme rakamları beklenen seviyeye ulaşamadı. Yüzde 4 civarında tahmin edilen oran yüzde 2.9’da kaldı. Büyümenin istenilen düzeyde olmaması neredeyse bitme noktasındaki tüketim ile ilgilidir.
Esnaf kan ağlamakta, kapanan iş yerlerine ve işsizler ordusuna her gün yenileri eklenmektedir. Meşhur Mahmutpaşa tüketimi canlandırmak için tarihinde ilk kez indirim günleri düzenlemiş; okulların açılması da piyasaları canlandırmaya yeterli olmamıştır.
Üretime odaklanan ve tüketimin nasıl olacağının hesap edilmediği benzer ekonomilerde zaman içinde büyüme rakamlarındaki gerileme tabidir. Tüketimi arttırarak pazar problemini halletmeden, üretim ve tüketimin beraber sağlandığı bir sürekli büyüme seviyesine ulaşılması imkansızdır.
Çözüm olarak kamu harcamalarını arttırma formülü bu noktada geçici bir rahatlama sağlar. Faizle alınan maliyetli para ile yapılan kamu harcamaları yine borç ve faiz batağı demektir.
Asıl olması gereken birbirini etkileyecek üretim ve tüketim zincirinin tüketim halkasını tedavi etmektir. Devletlerin, üretimi mukabili piyasalarda bulunması gereken para miktarı vardır. Bu rakam gayri safi milli hasılanın belli bir oranıdır.
Devletler bu oranı, senyoraj hakkını devreye koyup para basarak piyasalara kazandırmalıdır. Piyasada para miktarının artması, tüketimin artmasına gereklidir ancak tek başına yeterli de olmayacaktır. Paranın herkesin ulaşabileceği bir şekilde piyasada dolaşımı yani belli ellerde stoklanmaması gerekir. Tüketim faktörü, piyasalarda bulunması gereken para ile olduğu kadar hane halklarının gelir düzeyi ile de ilgilidir. İstenilen tüketim harcamalarının yakalanabilmesi için hem belli miktarda paranın dolaşımı ve hem de gelir dağılımında dengenin kurulması şarttır.
Ülkemiz şartlarında dar gelirli kesim ile gelir düzeyi yüksek olanlar arasında ciddi bir uçurum vardır. Milli Ekonomi Modeli’nde bu uçurum sosyal devlet projeleri ile kapatılmaktadır. Sosyal devlet projeleri düşük gelirli grubun gelir seviyesini yükseltecektir. Bu da tüketime yansıma demektir. Çünkü ayda 100 birim elde eden kesimin gelirini 5 birim arttırmanın geliri, 1 birim olanlara yapılacak 5 birimlik artırmaya göre tüketim harcamalarına etkisi elbette ki bir olmayacaktır.
Yani tasarruf seviyesine kadar hane halklarına yapılacak gelirlerini arttırıcı destekleme karşımıza aynı oranda tüketim artışı olarak çıkar.
Vatandaşlık maaşı uygulaması, ev hanımlarının işçi statüsünde emekli edilmeleri, yeni doğan çocukların maaşa bağlanması, emeklilerin, dul ve yetimlerin maaşlarından kesintilerin kaldırılması, evi olmayanlara “sıfır” faizli uzun vadeli krediler ile ev sahibi olma imkanı tanınması, harçların kaldırılması, gençlerin faizsiz krediler ile evlendirilmesi, nakliyecilere, esnaf kesimine faizsiz kredi imkanı, tarım kesimine, ürününe karşılık daha ürününü tarlaya atmadan faizsiz avans verilmesi, sanayicilere proje mukabili faizsiz kredi sağlanması, 100 bin TL’nin altında geliri olanlardan vergi alınmaması, yaşanan tüketim eksikliğini tamamlamak içindir.
Bugün sadece ülkemizde değil, üretime odaklanmış gelişmiş ekonomilerin tamamında karşılaşılan tüketim problemi, tüketim eksenli tek analiz olan Milli Ekonomi Modeli’nin kurallarının hayata geçirilmesi ile çözülür.
Pek çok başlığı yüzü aşkın ülkede uygulanan Milli Ekonomi Modeli, Türkiye’de de kurtuluş olarak bir an evvel uygulanmaya başlanmalıdır.