İslam Birliği yönünde atılan güzel adım
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul’da düzenlediği iftar yemeğinde Şii ve Sünni âlimleri bir araya getirdi.
Sünninin ve Şiinin kardeş olduğu yönündeki bu güzel manzara yıllardan beri bizim de ifade ettiğimiz bir hakikattir.
Alevi, Sünni, Caferi, Bektaşi kardeştir.
Haliç Kongre Merkezi’nde bu sene 13 Mayıs’ta gerçekleştirdiğimiz Ehl-i Beyt Kongresi’nde biz, Alevilerin itikat esaslarını ve İslam inanışlarını ortaya koymuştuk.
Gördük ki, Aleviler ile Sünniler arasında itikat birliği vardır. Tevhid akidesi etrafında birleşiyorlar ve aynı Peygambere, aynı Kitaba inanıyorlar.
Hz. Ali’yi seven ve onun yolundan gidenleri belirtmek için kullanılan Alevilik batılda gösterilmekte ve hak olarak ilan edilen Sünniler tarafından bugüne kadar bir manada dışlanmaktadır.
Alevi ve Sünninin kardeş olması gereken İslam âleminde maalesef ki tesis edilmeye çalışılan birliği zedeleyen açıklamalar da olmaktadır.
İslam’ın ana kaynakları Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı Fukaha’dır. Bir inanış bunlara ters düşmüyorsa hakkında hüküm verilemez.
Ne Aleviler batıldadır, ne de ibadetlerinde eksiktirler.
Sünni dünya ve Şia alemi arasındaki suni kargaşa bugün İslam dünyası üzerine Batının oynadığı büyük bir projedir.
Amaç İslam birliğini yok etmek, kaynaklara erişim savaşında Müslümanı Müslümana kırdırarak bu gayeye ulaşmaktır.
Bu manada birlik ve beraberlik yönündeki adımları destekliyoruz.
Ancak kendi içinde birliği tesis etmiş bir İslam âlemi, Haçlı oyunlarına karşı durabilir.
Sayın Görmez’in yaptığı gibi Müslümanları bir araya getirerek Allah’ın rahmetine talip olmak varken, “Kitabı, Peygamberi ve Allah’ı bir olmayanlar”la iftar sofralarına oturmak İslam itikadı ile izah edilemez.
Bugün, Hıristiyanlarla kilisede bir araya gelmeyi kabul eden zihniyet, cem evlerindeki Müslümanları kabul etmemektedir.
Bendeniz otuzun üzerinde umre ve haç vazifesi ifa ettim.
Mekke ve Medine’de sayısız Şii ve Sünni kardeşimizle beraber olduk ama buralarda tek bir Hıristiyan göremedim.
Ravza’da, Kâbe’de bir ve beraber olduğu gibi, kabirde de Şii ve Sünni kardeşlerimiz bir ve beraber olacaktır. Ama Hıristiyanlar ne Beytullah’da, ne Ravza’da, ne de kabirde Müslümanlar ile beraber olmayacaklardır.
Sünninin ve Şiinin kardeş olduğu yönündeki bu güzel manzara yıllardan beri bizim de ifade ettiğimiz bir hakikattir.
Alevi, Sünni, Caferi, Bektaşi kardeştir.
Haliç Kongre Merkezi’nde bu sene 13 Mayıs’ta gerçekleştirdiğimiz Ehl-i Beyt Kongresi’nde biz, Alevilerin itikat esaslarını ve İslam inanışlarını ortaya koymuştuk.
Gördük ki, Aleviler ile Sünniler arasında itikat birliği vardır. Tevhid akidesi etrafında birleşiyorlar ve aynı Peygambere, aynı Kitaba inanıyorlar.
Hz. Ali’yi seven ve onun yolundan gidenleri belirtmek için kullanılan Alevilik batılda gösterilmekte ve hak olarak ilan edilen Sünniler tarafından bugüne kadar bir manada dışlanmaktadır.
Alevi ve Sünninin kardeş olması gereken İslam âleminde maalesef ki tesis edilmeye çalışılan birliği zedeleyen açıklamalar da olmaktadır.
İslam’ın ana kaynakları Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı Fukaha’dır. Bir inanış bunlara ters düşmüyorsa hakkında hüküm verilemez.
Ne Aleviler batıldadır, ne de ibadetlerinde eksiktirler.
Sünni dünya ve Şia alemi arasındaki suni kargaşa bugün İslam dünyası üzerine Batının oynadığı büyük bir projedir.
Amaç İslam birliğini yok etmek, kaynaklara erişim savaşında Müslümanı Müslümana kırdırarak bu gayeye ulaşmaktır.
Bu manada birlik ve beraberlik yönündeki adımları destekliyoruz.
Ancak kendi içinde birliği tesis etmiş bir İslam âlemi, Haçlı oyunlarına karşı durabilir.
Sayın Görmez’in yaptığı gibi Müslümanları bir araya getirerek Allah’ın rahmetine talip olmak varken, “Kitabı, Peygamberi ve Allah’ı bir olmayanlar”la iftar sofralarına oturmak İslam itikadı ile izah edilemez.
Bugün, Hıristiyanlarla kilisede bir araya gelmeyi kabul eden zihniyet, cem evlerindeki Müslümanları kabul etmemektedir.
Bendeniz otuzun üzerinde umre ve haç vazifesi ifa ettim.
Mekke ve Medine’de sayısız Şii ve Sünni kardeşimizle beraber olduk ama buralarda tek bir Hıristiyan göremedim.
Ravza’da, Kâbe’de bir ve beraber olduğu gibi, kabirde de Şii ve Sünni kardeşlerimiz bir ve beraber olacaktır. Ama Hıristiyanlar ne Beytullah’da, ne Ravza’da, ne de kabirde Müslümanlar ile beraber olmayacaklardır.
Editörün Seçtikleri