Ekonomik istikrar, IMF ve Arjantin örneği
Bilindiği gibi Arjantin, 130 milyar dolar dış borcuyla iflas etmiş ekonomisiyle ve yaşadığı sosyal patlamayla istikrarsız bir ülke tablosu çizmektedir. Halkın büyük kısmı geleceği belirsiz görmekte ve başka ülkelere göç etmek suretiyle geleceklerini teminat altına alma yoluna gitmektedir.
Şüphesiz bu durum sosyal ve ekonomik istikrarsızlık içindeki bir ülkenin gelebileceği en vahim noktadır.
Arjantin'de halk, ülkenin bir uçuruma yaklaştığını düşünmekte ve istikbalini ülke dışında aramaktadır.
Arjantin'in IMF reçetelerini uygulamak suretiyle bu duruma düştüğünü de gözden uzak tutmamak lazımdır. Mevcut siyasi irade halktan gelen bütün tepkilere ve yükselen seslere rağmen IMF ile işbirliğini elden bırakmamış ve netice de mevcut durum ortaya çıkmıştır. Bugün ise IMF Arjantin'e borç verme ve ülkeyi bu badireden çıkarma noktasında son derece isteksiz davranmaktadır. Zira IMF'nin mesleği gelişmekte olan ülkeleri ekonomik bir krize ve darboğaza sokmaktır. Krizden çıkarmak değildir.
IMF ile iş yapan bir ülke olmamız sebebiyle bu hakikatler bizi de yakından ilgilendirmektedir. IMF'nin tavsiyeleri bize hiçbir şekilde istikrar getirmemiştir. Serbest kur politikasıyla dolar hızla yükselirken, Türk Lirası pul seviyesine inmiştir. İşletmeler kapanmış, üretim durmuş, piyasada hareket kalmamıştır.
Biz bu durumu aylarca evvel ortaya koyduğumuz da hiç kimse ilgilenmemişti. Ancak şimdi gelinen vahim nokta fark edilmiş ve Türk Lirasını koruma seferberliğine başlanmıştır.
Enflasyon son yılların en yüksek rakamlarına erişmiş, halkın alım gücü fazlasıyla düşmüştür. Halk artık ucuz ekmeğe, kullanılmış eşya pazarlarına akın etmektedir. Esnaf, memur, köylü, işçi, geçim derdi içindedir. Kısaca milletimiz halinden memnun değildir.
O halde -Arjantin misalini de göz önüne alarak- "halka rağmen" yapılan icraatların terkedilmesi ve milletin sesine kulak verilmesinin zamanı çoktan gelmiş ve hatta geçmek üzeredir.
Şüphesiz bu durum sosyal ve ekonomik istikrarsızlık içindeki bir ülkenin gelebileceği en vahim noktadır.
Arjantin'de halk, ülkenin bir uçuruma yaklaştığını düşünmekte ve istikbalini ülke dışında aramaktadır.
Arjantin'in IMF reçetelerini uygulamak suretiyle bu duruma düştüğünü de gözden uzak tutmamak lazımdır. Mevcut siyasi irade halktan gelen bütün tepkilere ve yükselen seslere rağmen IMF ile işbirliğini elden bırakmamış ve netice de mevcut durum ortaya çıkmıştır. Bugün ise IMF Arjantin'e borç verme ve ülkeyi bu badireden çıkarma noktasında son derece isteksiz davranmaktadır. Zira IMF'nin mesleği gelişmekte olan ülkeleri ekonomik bir krize ve darboğaza sokmaktır. Krizden çıkarmak değildir.
IMF ile iş yapan bir ülke olmamız sebebiyle bu hakikatler bizi de yakından ilgilendirmektedir. IMF'nin tavsiyeleri bize hiçbir şekilde istikrar getirmemiştir. Serbest kur politikasıyla dolar hızla yükselirken, Türk Lirası pul seviyesine inmiştir. İşletmeler kapanmış, üretim durmuş, piyasada hareket kalmamıştır.
Biz bu durumu aylarca evvel ortaya koyduğumuz da hiç kimse ilgilenmemişti. Ancak şimdi gelinen vahim nokta fark edilmiş ve Türk Lirasını koruma seferberliğine başlanmıştır.
Enflasyon son yılların en yüksek rakamlarına erişmiş, halkın alım gücü fazlasıyla düşmüştür. Halk artık ucuz ekmeğe, kullanılmış eşya pazarlarına akın etmektedir. Esnaf, memur, köylü, işçi, geçim derdi içindedir. Kısaca milletimiz halinden memnun değildir.
O halde -Arjantin misalini de göz önüne alarak- "halka rağmen" yapılan icraatların terkedilmesi ve milletin sesine kulak verilmesinin zamanı çoktan gelmiş ve hatta geçmek üzeredir.
Editörün Seçtikleri