Ehl-i Beyt bugün de kurtuluş gemisidir
İslam itikadı, tevhid akidesi ve Hz. Muhammedin (sav) Allahın kulu ve Resulü olduğunu kabul üzerine bina edilmiştir.
Salat ve selam Peygamberimize ve onun al-i ashabına olsun.
Hz. Peygamberin Ehl-i Beytim Nuhun gemisi gibidir, bu gemiye binmeyen boğulur buyurarak önemini belirttiği Ehl-i Beyt, İslamın Hz. Peygamberden sonra yaşanmasını ve devamını sağlayan mübarek kişilerdir.
Başta Hz. Resulullah (sav) Efendimiz, Hz. Fatıma anamız, İmam Ali (as) Efendimiz, Hz. Hasan (as) ve Hz. Hüseyin (as) Ehl-i Beyttir.
Ehl-i Beyt Kuran-ı Kerimde ayetlerle övülmüştür. Cenab ı Hakk tarafından seçilmiş ve sevilmiş oldukları belirtilmiştir.
Bu ayetlerden bazıları şöyledir:
Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beytten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister. (Ahzab, 33)
De ki: Ben bu (peygamberliğimi tebliğe) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum. (Şura, 23)
Kim sana gelen ilimden sonra seninle tartışmaya girişirse, de ki: Gelin oğullarımız ve oğullarınız, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra dua edelim de, Allahın laneti yalancıların üzerine olsun. (Âl-i İmran, 61)
Bir de İnsan Suresinin 8. ayetini verelim: Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.
Hz. Peygamberin (sav) Veda Haccında Size iki emanet bırakıyorum. Biri Allahın kitabı Kuran, diğeri itretim Ehl-i Beytimdir. Bunlara sarıldığınız sürece hidayettesiniz buyurduğu Ehl-i Beyt, Şii veya Sünni her Müslümanın sarılması gereken tek kurtuluş ipidir.
Hal böyle iken, zaman içinde hurafeler ile İslam âlemi ve Ehl -i Beyti arasında ayrılıklar olmuş, bu ayrılığın faturası bugün yaşanan savaşlara kadar uzanan kan ve gözyaşı şeklinde zuhur etmiştir.
Sünni dünyada Şiilerin batıl, Şia âleminde ise Sünnilerin yanlışta olduğu devamlı surette pompalanarak, bu suni fitne İslam dünyasının birliğinin yıkılmasında kullanılmıştır. Bizim geçtiğimiz sene boyunca devam ettirdiğimiz, Ehl-i Beyt sempozyumlarımız gerek ülkemizde örneklerini gördüğümüz fitnelerin, gerekse dünya genelinde Müslüman coğrafyalardaki savaşların önüne geçilmesinde önemli bir vazife icra etmiştir.
Sünni ve Şii dünyanın kardeş olduğunun görülmesinde rol oynamıştır.
Bu sene devreye koyduğumuz Milli Kahramanlarımızı anma programlarında özellikle vurgu yaptığımız, Atatürkün manevi yönü, Bektaşi bir aileden gelmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adını Bektaşi dergâhında Şeyh Cemaleddin Efendi ile beraber karar vermesi gibi başlıklar ise Bektaşilerin, Caferilerin, Şiilerin de Sünniler gibi Atatürkü sevdiğinin ispatlaması açısından çok önemlidir.
Şii - Sünni ayrışımı gibi uydurulan bir diğer konu da dinsiz gösterilen Atatürk ile inanan vatandaşlarımızın arasını açmaktır. Birlik ve beraberliğin bozulmasında kullanılan bir diğer tema olan bu fitne de Elhamdülillah bu seneki çalışmalarımızla bozulmuştur.
Türk milletinin İslamla şereflenmesi Ehl-i Beyt kanalı ile olmuştur. Anadolunun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde rol oynayan isim, Ahmed Yesevi ve onun talebesi Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velidir.
Atatürk, Bektaşi bir aileden gelmektedir.
Kısaca, Ehl-i Beyt Anadolunun Türkleşip İslamlaşmasında temel olduğu gibi, Anadolunun düşman işgalinden kurtuluşunda da temeldir.
Biz, işte saklı kalan, üzeri örtülen bu gerçeği milletimize anlatıyoruz.
Bugün içinde bulunduğumuz Kurtuluş Savaşı şartlarında da yine Atatürkün yaptığını yapacak, kurtuluş için Ehl-i Beyte sarılacağız.
Salat ve selam Peygamberimize ve onun al-i ashabına olsun.
Hz. Peygamberin Ehl-i Beytim Nuhun gemisi gibidir, bu gemiye binmeyen boğulur buyurarak önemini belirttiği Ehl-i Beyt, İslamın Hz. Peygamberden sonra yaşanmasını ve devamını sağlayan mübarek kişilerdir.
Başta Hz. Resulullah (sav) Efendimiz, Hz. Fatıma anamız, İmam Ali (as) Efendimiz, Hz. Hasan (as) ve Hz. Hüseyin (as) Ehl-i Beyttir.
Ehl-i Beyt Kuran-ı Kerimde ayetlerle övülmüştür. Cenab ı Hakk tarafından seçilmiş ve sevilmiş oldukları belirtilmiştir.
Bu ayetlerden bazıları şöyledir:
Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beytten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister. (Ahzab, 33)
De ki: Ben bu (peygamberliğimi tebliğe) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum. (Şura, 23)
Kim sana gelen ilimden sonra seninle tartışmaya girişirse, de ki: Gelin oğullarımız ve oğullarınız, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra dua edelim de, Allahın laneti yalancıların üzerine olsun. (Âl-i İmran, 61)
Bir de İnsan Suresinin 8. ayetini verelim: Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.
Hz. Peygamberin (sav) Veda Haccında Size iki emanet bırakıyorum. Biri Allahın kitabı Kuran, diğeri itretim Ehl-i Beytimdir. Bunlara sarıldığınız sürece hidayettesiniz buyurduğu Ehl-i Beyt, Şii veya Sünni her Müslümanın sarılması gereken tek kurtuluş ipidir.
Hal böyle iken, zaman içinde hurafeler ile İslam âlemi ve Ehl -i Beyti arasında ayrılıklar olmuş, bu ayrılığın faturası bugün yaşanan savaşlara kadar uzanan kan ve gözyaşı şeklinde zuhur etmiştir.
Sünni dünyada Şiilerin batıl, Şia âleminde ise Sünnilerin yanlışta olduğu devamlı surette pompalanarak, bu suni fitne İslam dünyasının birliğinin yıkılmasında kullanılmıştır. Bizim geçtiğimiz sene boyunca devam ettirdiğimiz, Ehl-i Beyt sempozyumlarımız gerek ülkemizde örneklerini gördüğümüz fitnelerin, gerekse dünya genelinde Müslüman coğrafyalardaki savaşların önüne geçilmesinde önemli bir vazife icra etmiştir.
Sünni ve Şii dünyanın kardeş olduğunun görülmesinde rol oynamıştır.
Bu sene devreye koyduğumuz Milli Kahramanlarımızı anma programlarında özellikle vurgu yaptığımız, Atatürkün manevi yönü, Bektaşi bir aileden gelmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adını Bektaşi dergâhında Şeyh Cemaleddin Efendi ile beraber karar vermesi gibi başlıklar ise Bektaşilerin, Caferilerin, Şiilerin de Sünniler gibi Atatürkü sevdiğinin ispatlaması açısından çok önemlidir.
Şii - Sünni ayrışımı gibi uydurulan bir diğer konu da dinsiz gösterilen Atatürk ile inanan vatandaşlarımızın arasını açmaktır. Birlik ve beraberliğin bozulmasında kullanılan bir diğer tema olan bu fitne de Elhamdülillah bu seneki çalışmalarımızla bozulmuştur.
Türk milletinin İslamla şereflenmesi Ehl-i Beyt kanalı ile olmuştur. Anadolunun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde rol oynayan isim, Ahmed Yesevi ve onun talebesi Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velidir.
Atatürk, Bektaşi bir aileden gelmektedir.
Kısaca, Ehl-i Beyt Anadolunun Türkleşip İslamlaşmasında temel olduğu gibi, Anadolunun düşman işgalinden kurtuluşunda da temeldir.
Biz, işte saklı kalan, üzeri örtülen bu gerçeği milletimize anlatıyoruz.
Bugün içinde bulunduğumuz Kurtuluş Savaşı şartlarında da yine Atatürkün yaptığını yapacak, kurtuluş için Ehl-i Beyte sarılacağız.
Editörün Seçtikleri