Diyalog Müslümanlar için olandır
Sözlük anlamı, “karşılıklı konuşma ve anlaşma” demek olan diyalog son yıllarda ülkemizde dinsel bir mana içermektedir.
Bugün diyalog farklı dinlerin birbiri ile kaynaşması, etkileşmesi, hatta kişilerin istekleri ile din değiştirmelerinin adı olmuştur.
Oysa Hz. Muhammed (sav) Efendimiz, diğer din mensupları ile diyalog içine girmemiş; hayatının her döneminde Ehl-i Kitap olanları İslam’a, tevhide davet etmiştir.
Türkiye'de 2000 senesi ile başlayan diyalog süreci, İslam Peygamberinin verdiği mücadele ile alakası olmayan bir İslam inancının yayılması ile sonuçlanmıştır.
Müslüman bir kadının Hıristiyan bir erkekle evlendirilmesini, üç hak dinin olduğu hezeyanları, Müslüman olmayanların da cennete gireceği şeklindeki fetvaları, kasaplarda domuz etinin satışının serbest bırakılmasına kadar hayatımıza yayılan bir dizi icraat izlemiş, diyalog faaliyetleri ile bu gelişmeler halkımıza normal gösterilmiştir.
Diyalog faaliyetlerinden maksat ise maalesef "sizin aslınız Türk de değildir" noktasına vatandaşlarımızın taşınmasıdır.
Bu çerçeveden değerlendirildiğinde diyalog, silahsız işgalin en önemli silahıdır.
Ülkemizde diyalog bu şekilde uygulanırken, Hizbullah’ın lideri Nasrallah, Lübnan'da yaptığı konuşmasında farklı bir diyaloga dikkatleri çekmiştir.
Nasrallah, "Yemen, Bahreyn, Tunus, Mısır ve Irak'taki mevcut gelişmeler için 'diyalogdan başka çözüm yok'. İsrail ve Batıya kendimizi seyrettirmek yerine, krizleri kendi aramızda diyalogla çözelim" dedi.
Nasrallah'ın bahsettiği diyalog, Resulullahın (sav) ikaz ettiği, "Ancak Müslümanlar kardeştir" hadisinin hayata geçirilmesidir ve İslam diyalogudur.
İslam âlemi, Batının suni propagandaları ile birbirine düşürülmüş, Hıristiyan dünyanın uydusu olmuş devletler eli ile Ortadoğu’daki Müslüman dünya birbirine kırdırılmıştır.
İşte diyalog burada gereklidir. Müslüman devletler birbiri ile kardeş olmalı, meselelerini kan dökerek değil, birbirini dinleyerek, anlaşarak halletmelidirler.
Türkiye'de örneğini gördüğümüz, dinlerarası diyalog, Resulullahın devr-i saadetlerinde yoktur.
Yapılması gereken de Müslümanların birbirlerini dinlemelerini varsa problemlerinin halledilmesi için uyuşma, anlaşma yoluna girmeleridir.
Olması gereken diyalog işte budur.
Bugün diyalog farklı dinlerin birbiri ile kaynaşması, etkileşmesi, hatta kişilerin istekleri ile din değiştirmelerinin adı olmuştur.
Oysa Hz. Muhammed (sav) Efendimiz, diğer din mensupları ile diyalog içine girmemiş; hayatının her döneminde Ehl-i Kitap olanları İslam’a, tevhide davet etmiştir.
Türkiye'de 2000 senesi ile başlayan diyalog süreci, İslam Peygamberinin verdiği mücadele ile alakası olmayan bir İslam inancının yayılması ile sonuçlanmıştır.
Müslüman bir kadının Hıristiyan bir erkekle evlendirilmesini, üç hak dinin olduğu hezeyanları, Müslüman olmayanların da cennete gireceği şeklindeki fetvaları, kasaplarda domuz etinin satışının serbest bırakılmasına kadar hayatımıza yayılan bir dizi icraat izlemiş, diyalog faaliyetleri ile bu gelişmeler halkımıza normal gösterilmiştir.
Diyalog faaliyetlerinden maksat ise maalesef "sizin aslınız Türk de değildir" noktasına vatandaşlarımızın taşınmasıdır.
Bu çerçeveden değerlendirildiğinde diyalog, silahsız işgalin en önemli silahıdır.
Ülkemizde diyalog bu şekilde uygulanırken, Hizbullah’ın lideri Nasrallah, Lübnan'da yaptığı konuşmasında farklı bir diyaloga dikkatleri çekmiştir.
Nasrallah, "Yemen, Bahreyn, Tunus, Mısır ve Irak'taki mevcut gelişmeler için 'diyalogdan başka çözüm yok'. İsrail ve Batıya kendimizi seyrettirmek yerine, krizleri kendi aramızda diyalogla çözelim" dedi.
Nasrallah'ın bahsettiği diyalog, Resulullahın (sav) ikaz ettiği, "Ancak Müslümanlar kardeştir" hadisinin hayata geçirilmesidir ve İslam diyalogudur.
İslam âlemi, Batının suni propagandaları ile birbirine düşürülmüş, Hıristiyan dünyanın uydusu olmuş devletler eli ile Ortadoğu’daki Müslüman dünya birbirine kırdırılmıştır.
İşte diyalog burada gereklidir. Müslüman devletler birbiri ile kardeş olmalı, meselelerini kan dökerek değil, birbirini dinleyerek, anlaşarak halletmelidirler.
Türkiye'de örneğini gördüğümüz, dinlerarası diyalog, Resulullahın devr-i saadetlerinde yoktur.
Yapılması gereken de Müslümanların birbirlerini dinlemelerini varsa problemlerinin halledilmesi için uyuşma, anlaşma yoluna girmeleridir.
Olması gereken diyalog işte budur.
Editörün Seçtikleri