Anayasa Mahkemesi'nden sevindirici adım
Bu sene ilk defa halk tarafından seçilerek belirlenecek cumhurbaşkanının görevleri, 1982 Anayasasının 104. maddesinde şöyle yazmaktadır: "Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder; Anayasa'nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir." Seçilecek cumhurbaşkanı, cumhuriyetle idare edilen devletin başıdır. Yani cumhurun başıdır. Cumhuriyet idaresi için "egemenlik hakkının belli bir kişiye veya aileye ait olduğu monarşi ve oligarşinin zıddıdır" denilmektedir. (Cumhuriyet maddesi, vikipedia) Cumhuriyet rejimi, yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirine müdahalesini reddeden, kuvvetler ayrılığı prensibiyle hareket eden bir idaredir. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti için 10. Yıl Nutku'nda şunları ifade etmişti: "Az zamanda çok büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir." Atatürk'ün geliştirdiği Türk kültürü ise bilindiği gibi Hz. Muhammed'i inkâr etmeden şekillenen Müslüman-Türk kültürüdür. Demek ki Gazi'nin cumhuriyeti, Müslüman-Türk'ün cumhuriyetidir. Cumhuriyetin asıl manasını Ata'nın hassasiyeti ile ele alırsak, oynanan büyük oyun aslında Müslüman-Türk'edir, onun birliğinedir, devletinedir. Türkiye Cumhuriyeti ibaresinin kaldırıldığı bir ortamda, Anayasa Mahkemesi'nden gelen adım Gazi'nin cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaya çalışan bizler için sevindirici bulunmuştur. Bazı kamu kuruluşlarının adlarının önünden kaldırılan T.C. ibaresi, Anayasa Mahkemesi'nin logosunda yine yer almaya başladı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde atılan bu cesur adımı takdir ediyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin yeni adli yıl açılışında bizim de katıldığımız bir topluluğa konuşma yapan Başkan Haşim Kılıç, hukuk devletinin yitirilen değerlerinden bahsetmişti. İnsan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü esas alan, demokrasiyle hareket eden bir devletten uzaklaşıldığının altını çizmiş, idari vesayetin müdahalelerinin yanlışlığına değinmişti. Cumhurbaşkanı; Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk devletinin birliğini temsil ederken, Laz, Çerkez, Kürt, Türk demeden herkesi kucaklayabilmeli, herkesin cumhurbaşkanı olabilmelidir. Kamplaşmanın önünü kesebilmelidir. Cumhuriyete sahip çıkmak ise birinci vazifesidir. Bu kıstaslara mevcut adaylar tarafından ne kadar riayet edilip edilmediğinin takdiri de feraset sahibi milletimize kalmıştır.
Editörün Seçtikleri