info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Devletin terörle mücadelesi ancak milli istihbaratla olur
21/06/2012 Köşe Yazısı 91
Hakkari’nin Dağlıca bölgesindeki karakol baskınında 8 evladımızın şehit olduğunu üzüntü ile öğrendik. Son dönemde ardı ardına gelen şehit haberleri yüreğimizi dağlamaktadır.Türkiye, ülkemizi bölme amaçlı terör eylemleri ile yeni tanışmamıştır. Ancak 2000 senesinin başında terör sıfır noktasına gelmiş, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde asayiş tam manası ile sağlanmıştı.Şu anda yapılan açılım çalışmalarından yararlanılarak silahlı eylemlerini arttıran terör örgütü ile Kürt vatandaşlarımızın birbirinden ayrılmasının gereği on yıllardır ifade ettiğimiz bir hakikattir.İlk andan itibaren Kürt kardeşlerimiz bu bölücü hareketin yanında yer almamış ancak devletimizin tavrını tam olarak ortaya koyamaması ile kardeşlerimiz hakkında karşı safta yer alıyor intibaı oluşmuştur.Kürt açılımı veya diğer azınlıklara haklar verilmesi sadece iç işlerimizi ilgilendiren kritik bir konu olmakla beraber, mesele de ABD’nin baskısını görmekteyiz.Türkiye, istihbarat bilgilerini kendi sağlamamakta, Birleşik Devletler’in ulaştırdığı görüntüler ve bilgiler aracılığı ile şekillendirmektedir. Genelkurmayımız başka bir ülkenin istihbaratına güvenerek hareket etmektedir.Geçtiğimiz aylarda Uludere bölgesinde ABD’den gelen yanlış istihbarat bilgileri ile 30 insanımız terörist zannı ile bombalanmıştı.Bugün ise bilgi eksikliği ile karakolumuzun basılmasına engel olunamamış, 8 evladımız şehadet şerbetini içmiştir. 500 kadar militanın sınırı geçerek karakol baskınını gerçekleştirdiği olay anı hakkında Genelkurmayımızın elinde yeterli bilgi bulunmamaktır.Terör, 30 yıldır Türkiye’nin yumuşak karnıdır ve istihbarat gibi neticeleri ülke müdafaasını ilgilendiren bir konuda ABD’nin sağladığı istihbarat doğru kabul edilerek adımlar atılmaktadır.Ülke üzerinde hesabı olanlardan medet umulması Türkiye’nin güvenliğinin temin edilmesinde yeterli olamaz. Türkiye kendi istihbarını devreye koymadığı müddetçe bunları yaşayacaktır. Terör eylemlerinin asıl hedefi, Türkiye’den de koparılacak bir bölge ile devlet olma çabasıdır ve bu uğurda illegal yollar kullanılmaktadır.Hal böyle iken, demokratik yollarla bazı hakların tanınması yeterli görülmemiştir.Öyle ki, bu bölücü zihniyet ile siyasetin doruk noktasının masa başı pazarlıkları barışı değil, silaha sarılarak öncekinden daha ağır bir baskıyı getirmiştir.Terör ile istediklerini almaya başlayan bu zihniyet siyasilerin demokratik hak verme çabalarının da sonuç vermeyeceğini fiilen göstermişlerdir. Silah yolu ile istediğini alan bir zihniyet neden ve kiminle barış yapsın ki? Biz gelinen bu noktayı yıllar önce dile getirmiştik.Bu işin sonu acı olacaktır. Bu yol federatif yapıya gidilerek Türkiye’nin bölünmesine, Kürt devletine ve büyük İsrail’e gidecek olan yoldur. Ne hazindir ki, biz bunu ne sivil halka, ne de siyasilere anlatamadık.Bu acı akıbeti adım adım beraber yaşıyoruz.Allah sonumuzu hayreylesin.
Editörün Seçtikleri