info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Çözüm "Milli Ekonomik Model"
20/11/2001 Köşe Yazısı 88
İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz sebebiyle insanımızın gittikçe fakirleştiğine, alım gücünün azaldığına, buna mukabil enflasyonun her geçen gün arttığına üzülerek şahit olmaktayız. İşçi, esnaf, köylü, memur her kesimin durumu gün geçtikçe kötüye gitmektedir. IMF talimatlarıyla tarım sektöründen devlet desteğinin iyiden iyiye çekilmesi neticesi çiftçimizin beli tamamen bükülmüştür. Bu da yetmezmiş gibi dışarıdan ithal edilen tarım ürünleri, Türk çiftçisinin ürününün elinde kalmasına sebep olmaktadır. Edirne Ziraat Odası Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, "ayçiçeği ve hamyağ ithalatının serbest bırakılması, çiftçinin adeta ölüm fermanı olmuştur." Yurtdışından sıfır vergiyle ayçiçeği ve yüzde 12 vergiyle getirilen hamyağ çiftçimize büyük darbe vurmaktadır. Bu noktada ABD, Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkelerin, yabancı tarım ürünlerinin ülkelerine girişine çok ciddi kısıtlamalar getirdiklerini ve kota uyguladıklarını ve kendi üreticilerinin emeğini koruduklarını hatırlatmakta fayda vardır.

Tarım politikasında yaptığımız akıl almaz hatalar sebebiyle çiftçimiz borcunu ödeyemediğinden traktörünü satma noktasına kadar gelmiştir. Çiftçilerin bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini dahi ödeyemedikleri bir hakikattır.

Esnafımızın durumu da bundan farklı değildir. Sadece Kırşehir'de 10 ayda 543 esnaf ve sanatkâr işyerini kapatmıştır.

Esnaf, kredi faizlerinin yüksek olması sebebiyle kredi alamazken, çoğu esnaf borçlarını ödeyemediği için iflas bayrağını çekmiştir.

Bütün bunlar ülke olarak içinde bulunduğumuz manzaranın sadece küçük bir bölümüdür. Bu manzara, "kemer sıkarak düzlüğe çıkılacağının" değil, topyekün çöküşe doğru gidildiğinin bir işaretidir.

Yukarıda örneğini verdiğimiz gibi, kriz sebebiyle kapanan işyerlerinin, yabancılara satışı yani stagflasyon hadisesi söz konusu olabilir ki bu durum bir ülkenin iflası demektir.

IMF'nin ve benzeri yabancı kuruluşların verdiği akıl ve talimatlar doğrultusunda geldiğimiz nokta maalesef budur. Yardımlaşmanın, hayrın, hasenatın doruk noktaya çıktığı bu mübarek ayda, kriz yüzünden milletimizin düştüğü bu durum üzüntü vericidir.

O halde ne yapılmalıdır?

Öncelikle şunu ifade edelim ki bizim insanımız çalışkan azimli ve gayretlidir. Dolayısıyla kendi insanımızın emeğini adil bir şekilde devreye koyacak ve koruyacak bir milli anlayışın hakim olması şarttır. Kendi köylümüzün, çiftçimizin ürünü tarlasında beklerken, dış ülkelerden aynı ürünü ithal ederek insanımızın emeğini heder etmenin ve kendi elimizle bir "açık pazar" haline gelmenin mantıklı bir gerekçesi olabilir mi?

Aynı şekilde IMF'nin reçetelerine uyarak, esnaf ve sanatkârımızın tam manasıyla iflasına yol açmanın da mantıklı bir izahı var mıdır?

O halde tekrar ediyoruz. Krizden çıkışımız ancak, tamamen kendi insanımızın emeği, çalışması ve üretimiyle kalkınmayı ve ekonomik bağımsızlığı hedef alan millî ekonomi modeliyle mümkün olabilir.

Şu bir gerçektir ki, günümüz dünyasında küresel sömürünün etkilerinden kendimizi korumaya mecburuz. Bu yönüyle millî kalkınma modeli, IMF ve benzeri kuruluşlar eliyle sürdürülen küresel sömürüye karşı verilen mücadelenin de adıdır.