CHP'nin ve MHP'nin AKP'den farkı yok!

Rusya'nın kesin tavrı karşısında bozulan savaş koalisyonu, son şansını Akdeniz'de denedi.İsrail Savunma Bakanlığı ile ABD, Suriye'ye muhtemel bir askeri müdahale ile bağlantılı olduğu düşünülen bir füze denemesi yaptılar. Suriyeli yetkililerin "biz bir şey tespit etmedik" açıklamasına karşın, Rus Devlet Haber Ajansı Akdeniz'de iki balistik füze atıldığının Rus makamları tarafından tespit edildiğini duyurdu.Suriye savaşının ABD adına ancak İsrail menfaatine olduğunun her zaman altını çiziyoruz.Ancak Suriye, Rusya'nın Akdeniz'deki tek üssü ve görünen o ki bunu kaybetmeye niyeti yok. Füzeleri tespit etmedeki mahareti, Akdeniz'e çok hâkim olduğunu gösteriyor. İsrail'in ve Rusya'nın sıcak denizlere inme konusunda sergilediği bu tavır gayet normal ve uluslararası dengeler dikkate alındığında olması gereken bir tablo? Bir de Akdeniz'e kıyısı hatta Akdeniz'de Kıbrıs gibi hayati önemde bir ada üssü bulunan Türkiye'deki siyaseti değerlendirelim.Suriye'nin devlet olarak bütünlüğü, komşusu Türkiye'nin de bütünlüğü demek. Muhtemel müdahale, saç ayaklarından birisi Suriye olarak planlanan Kürt devletinin diğer ayağı olan Türkiye'nin Güneydoğusu'nun Türkiye'den koparılmasını kolaylaştıracağı için Suriye bağımsız kalmak zorunda. Türkiye'deki siyaset bu kritik noktayı görmekten maalesef çok uzak. Yazılarımızda iktidarın yanlışlarına değiniyoruz. Ona ses çıkarmayan ana muhalefetin ve adında milliyetçilikten bahseden MHP'nin bu kritik süreçteki pozisyonu daha farklı değil. Zira onlar gerçek bir muhalefet ortaya koysalardı, ne Irak işgali, ne Arap Baharı, ne Suriye savaşı gündem edilemezdi. CHP ve MHP, gönül bağları olduğu okyanus ötesi ile dirsek temasını hiç kesmediler. Hal böyle olunca da, baştanbaşa bir ABD senaryosu olan BOP'a ve devamı Arap Baharı'na tam manasıyla hayır diyememekteler. Şöyle bir düşünelim: Suriye konusu üç yıldır hayatımızda. Her iki liderin de açık ve değişmeyen bir Suriye çizgisi dikkatinizi çekti mi? Günü geçiştiren beyanların dışında kati bir siyasete şahit olmadık.Müdahale konusunda da her ikisi, "kesinlikle olmamalı" diyemediler, diyemezler. Atatürk'ün kurduğu CHP, ne "yurtta sulh, cihanda sulh" şeklindeki devlet anlayışını, ne tam bağımsızlık fikrini sürdürememiştir. Savaşın ve işgalin gölgesindeki Suriye'yi yalnız bırakıp, ABD etkisindeki Irak'a gidilmiştir. Ne Ortadoğu'nun hassas karnı Şii - Sünni çatışmasına değinilmiş, ne tam bağımsızlığımız koruyacak bir çözüm sunulabilmiştir. Milliyetçiliği adının önünde kalan MHP ise, hatırlanacaktır, Irak'a operasyon için düzenlenen 1 Mart tezkeresine Mecliste olmamasına rağmen 'evet' demiştir. Yani tezkereye Meclis'te olsa 'evet' oyu vereceğini beyan ettiler. MHP'nin federatif düzene geçişin ilk ayağı sayılan Yeni Anayasa'ya 'hayır' demediği de ortada? Türkiye'de siyaset, okyanus ötesi üzerinden ve onun icazeti ile yapılmaya devam ettiği sürece bu tablo değişmeyecektir. Ancak ABD'nin müsaade ettiği kadar ve onun menfaatlerine ters düşmeyecek şekilde bir muhalefet söz konusu olabilir. Bu da sadece Birleşik Devletler ile aynı safta hareket eden iktidarın işine yarayacaktır.
Editörün Seçtikleri