Bile bile intihar
Soykırım aldatmacası karşısında dünya nezdinde yalnız bırakılan Türkiye, Fransa’dan da ağır bir darbe aldı.
Ülkedeki Türklerin, kapısında gösteriler düzenleyerek oy verenleri etkilemeye çalıştığı Fransız senatosunda beklenen gerçekleşti. “Ermeni soykırımı yoktur demeyi hapis ve para cezası ile yasaklayan” yasa senatodan da geçti.
Hatırlanacaktır, tasarı Fransız meclisinden geçtiği zaman büyükelçimizi geri çekmiş ancak birkaç hafta sonra “senatodakileri etkilemesi” gerekçesi ile tekrar göndermiştik.
Bakalım, büyükelçi şimdi ne yapacak?
Ya da bu zamana kadar “ya geçmezse” umudunu taşıyarak birkaç yorumun ötesinde konuya bir tepki vermeyen siyasilerimiz kanunlaşan bu “düzmece” hakkında yaptırıma dayanan ve kalıcı bir tepki verecek mi merak ediyoruz.
“Soykırım yapmak gibi” bir iddianın, ülke parlamentolarında kanunlaşmasında Türk hükümetinin buna sessiz kalmasının çok etkisi olduğu muhakkak.
Türk milleti de, tarihine dil uzatan dünyanın karşısında sokaklara dökülmeli, tek yürek tek bilek “ey dünya kendine gel, Türkler soykırım yapmaz” diye haykırmalıydı, deme gereği bile duymadı.
Biz, tasarının senatoda kabulünün ardından ülkede bu yalana karşı tek bir miting düzenlenmemesini veya devlet erkânının da içinde olduğu tarihi vesikalarla hazırlanmış belgesellerin neden yayınlanmadığını eleştirmiştik.
Türkiye haklı olduğu bir davada haksız ve daha kötüsü yaptırımı hapis ve para cezası olan bir suçu işlemiş konumuna getirilmiştir.
Fransa’da veya bu yalanın yaptırıma bağlanacağı başka bir ülkede yaşayan vatandaşlarımız, artık Türkiye’yi ve Türkleri veya kendilerini savunurken sessiz düşünmek zorundalar. Aksi halde, suç işlemiş olacaklar.
Burada Fransa’nın AB’nin etkili ülkelerinden biri olduğuna dikkat çekmek gerekir.
Ne olursa olsun girmeliyiz mantığı ile yarım asrı geçmiş AB serüvenimizde belki de en büyük taviz “ermeni kartı” olabilir.
“Soykırımı reddetmemeliyiz” çünkü reddedersek AB’ye üyeliğimiz oylanırken Fransa bize hayır oyu verebilir tezine bundan sonra çeşitli ortamlarda rastlayabilirsiniz.
Türkiye AB kapısında bugüne kadar onlarca siyasi talebe boyun eğdi. Pek çok teklifi, neticeleri menfaatimize olmasa da meclisinde kanunlaştırdı.
Ancak sonu “toprak ve tazminat” olacak bu “yalana” evet denmesine imkân yoktur.
Böyle söylemlere karşı AB’ye girmek zannı ile sessiz kalmak ise ‘bile bile intihar’dır.
Ülkedeki Türklerin, kapısında gösteriler düzenleyerek oy verenleri etkilemeye çalıştığı Fransız senatosunda beklenen gerçekleşti. “Ermeni soykırımı yoktur demeyi hapis ve para cezası ile yasaklayan” yasa senatodan da geçti.
Hatırlanacaktır, tasarı Fransız meclisinden geçtiği zaman büyükelçimizi geri çekmiş ancak birkaç hafta sonra “senatodakileri etkilemesi” gerekçesi ile tekrar göndermiştik.
Bakalım, büyükelçi şimdi ne yapacak?
Ya da bu zamana kadar “ya geçmezse” umudunu taşıyarak birkaç yorumun ötesinde konuya bir tepki vermeyen siyasilerimiz kanunlaşan bu “düzmece” hakkında yaptırıma dayanan ve kalıcı bir tepki verecek mi merak ediyoruz.
“Soykırım yapmak gibi” bir iddianın, ülke parlamentolarında kanunlaşmasında Türk hükümetinin buna sessiz kalmasının çok etkisi olduğu muhakkak.
Türk milleti de, tarihine dil uzatan dünyanın karşısında sokaklara dökülmeli, tek yürek tek bilek “ey dünya kendine gel, Türkler soykırım yapmaz” diye haykırmalıydı, deme gereği bile duymadı.
Biz, tasarının senatoda kabulünün ardından ülkede bu yalana karşı tek bir miting düzenlenmemesini veya devlet erkânının da içinde olduğu tarihi vesikalarla hazırlanmış belgesellerin neden yayınlanmadığını eleştirmiştik.
Türkiye haklı olduğu bir davada haksız ve daha kötüsü yaptırımı hapis ve para cezası olan bir suçu işlemiş konumuna getirilmiştir.
Fransa’da veya bu yalanın yaptırıma bağlanacağı başka bir ülkede yaşayan vatandaşlarımız, artık Türkiye’yi ve Türkleri veya kendilerini savunurken sessiz düşünmek zorundalar. Aksi halde, suç işlemiş olacaklar.
Burada Fransa’nın AB’nin etkili ülkelerinden biri olduğuna dikkat çekmek gerekir.
Ne olursa olsun girmeliyiz mantığı ile yarım asrı geçmiş AB serüvenimizde belki de en büyük taviz “ermeni kartı” olabilir.
“Soykırımı reddetmemeliyiz” çünkü reddedersek AB’ye üyeliğimiz oylanırken Fransa bize hayır oyu verebilir tezine bundan sonra çeşitli ortamlarda rastlayabilirsiniz.
Türkiye AB kapısında bugüne kadar onlarca siyasi talebe boyun eğdi. Pek çok teklifi, neticeleri menfaatimize olmasa da meclisinde kanunlaştırdı.
Ancak sonu “toprak ve tazminat” olacak bu “yalana” evet denmesine imkân yoktur.
Böyle söylemlere karşı AB’ye girmek zannı ile sessiz kalmak ise ‘bile bile intihar’dır.
Editörün Seçtikleri