info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Başkanlık sistemini bırakın da
02/02/2015 Köşe Yazısı 122
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayın Davutoğlu'nun yerine seçim kampanyasını başlattı bile?Söylemlerinden yemin ettiği tarafsızlığı bir kenara bıraktığını ve AKP iktidarında bir başkanlık sistemine evet oyu beklediğini herkes anlıyor.Aslında Türkiye'de bahsettiği gibi bir sistem sorunu yok. Türkiye'de anayasanın, yürütmenin önünü kesen bir yasama veya yargı düzeni de uygulanmıyor.Bizim sorunumuz "idare" problemi...3 katrilyon doları aşan yeraltı zenginliklerini, genç nüfusu, emeği ve üretimi devreye koyacak; dışa bağımlılığı bırakarak küresel sömürüye karşı durabilecek bir bakış açımız eksik?SYRIZA partisi, AKP ile benzediği yönündeki tespitlere, 'biz onlar gibi neoliberal sistemi kabul etmiyoruz' demekte gecikmedi.Boyalı basın, SYRIZA'yı AKP'ye benzetse de hayata geçirmeyi vaat ettiği sosyal devlet anlayışını Bağımsız Türkiye Partisi'yle temaslardan sonra parti programına aldığını seçildiği ilk gün deklare etmiştik.Ülkemizde ise, iflas bayrağını çeken dünya ekonomilerinin can simidi gördüğü modelimizi gizleme gayretine üzülerek şahit oluyoruz.Sayın Erdoğan, katıldığı bir TV programında başkanlık sistemine geçişin şart olduğunu şu gerekçelerle izah etti:"Sistem tıkır tıkır işler, uluslararası kurumlardaki yerimiz yükselir; ekonomi şaha kalkar; kalkınma hızı artar."13 yıldır iktidarda olan sizlerin yukarıdaki Türkiye'yi gerçekleştirmeniz için hangi engeliniz vardı?Meclis çoğunluğu, anayasal şartlar istediğinizi yapmaya uygun olduğu gibi, denetleme mekanizmalarının çoğunu dahi etkisiz hale getirmemiş miydiniz?Bugün sistem değişikliğine bahane olarak ortaya koyulan sebepler, 13 yılda hiç düşünülmediyse, hangi sistemi getirirseniz getirin yine "yeni Türkiye'yi" oluşturamazsınız.Kaldı ki, başkanlık sistemi "daha iyiden" ziyade; göründüğü kadarıyla "krallığın" adı olacaktır. Yazılarımızda son dönemde sıklıkla Milli Ekonomi Modeli'ne (MEM) vurgu yapıyoruz. Bundan maksadımız hamasi duygularla bize ait olan modeli anlatmanın ötesinde, dünyanın sarıldığı bu modelle gerçek kurtuluşu gösterme gayretidir. Sistem tartışması içinde yoğrulan Türkiye'nin asıl meselesi, milli menfaatler istikametinde projeleri hayata geçirememesidir.MEM, milli bir projedir. Rusya, MEM'in kurallarını kanunlaştırarak millileşmiştir; SYRIZA eğer seçim öncesi temaslarına devam eder ve bizimle bağını kesmezse krizden çıkacaktır.SYRIZA'nın, AB'ye resti çeken ve sosyal devleti hayata geçirecek projelerle iktidara taşınması, Euro bölgesinde dalga dalga yayılacağa benziyor.Yunanistan'dan sonra İspanya da ilk sinyallerini verdi. İspanya solunun partisi Podemos, 2015'teki seçimlere "siyasi-ekonomik egemenliği ele geçiren bir yeni modelin inşası" sloganıyla gireceğini açıkladı.Küreselleşmeyle savaşacak olan bu yeni yaklaşım için, Podemos lideri Iglesias, elektriği kamulaştırarak bedava vermekten, özelleştirmeleri geri almaktan bahsediyor.Kapitalizmle bir avuç zengine giden kaynakların, tekrar millete sunulması sadece milli ekonomi modelinde vardır. Yunan lider Çipras, Troyka ile ipleri kopardı ve AB'nin çözüm paketini artık istemediklerini söyledi. Eğer bir AB ülkesi kapitalist düzene bağlayan prangalarını kırmayı başarırsa bu, yeni ekonomi sistemi MEM ile tüm Avrupa'nın ekonomik özgürlüğe geçişi olacaktır.Ne diyelim, Türkiye'de gören göz, duyan kulak arıyoruz?