info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Avrupa Birliği’nin sonu
18/01/2012 Köşe Yazısı 119
Avrupa Birliği (AB), ayakta kalma mücadelesi veriyor. İtalya, İspanya, Almanya ekonomilerindeki çalkantılar derken, küçük ülkelerde “birlikten ayrılmalıyız” sesleri yükselmeye başladı. En son Romanya’da halk sokaklara döküldü ve çarenin AB’den ayrılmakta olduğunu haykırdı. AB ülkelerinin birleşme nedeni temelde “büyük bir Hıristiyan devleti “ olma ülküsüdür. Ancak ülke halklarının beklentilerine cevap verilememesi, bu ülküye devam edemeyeceklerini gösteriyor.
Ortak para birimi Euro’ya geçişin ilk günlerinde “AB dağılma sürecine girmiştir” dediğimizde bugün yaşananları anlatmıştık.

AB ülkeleri yeraltı kaynaklarını tüketmiştir, nüfusu yaşlanmıştır. Bunlar dağılmasına sebep iki gerekçedir. Bir arada kalmasına engel olacak bir diğer hayati neden ise AB’nin ortak para birimine geçmesidir. Bu sayede birliğe üye her ülke kendi kazancını gerçek rakamı ile göstermeyecek, merkezden kendisine verilecek destek değişecektir ve zamanla üye ülkeler arasında korkunç bir adaletsizlik oluşacaktır ki, bu birliği dağıtacaktır.

Ülkeler senyoraj hakkını kaybedeceği için, borçlanmaya gidecektir. Bu borçlanma ekonomik olarak çöküşlerine neden olacaktır demiştik, nitekim bugün böyle oluyor.

Merkel, Euro bölgesinden çıkmak isteyen ülkelere cevaben ise, “Euro sadece bir para birimi değildir, eğer Euro olmazsa AB de olmaz” demiştir.

Ancak mesele,  Euro’nun ötesinde, kapitalist sistemin yanlışlarındadır. Gelirin belli ellerde toplanması, adil paylaşımı engellemektedir. AB ülkelerinde sürekli büyüme sağlanamadığı için iş yerleri kapanmaktadır. İşsizlik ciddi boyutlara ulaşmıştır.

Ülkeler kendi paralarını basamadıkları için, piyasanın ihtiyacı olan para, Frankfurt’ta bulunan Avrupa Merkez Bankası’ndan gelenle sınırlandırılmaktadır ki, bu da yeterli değildir.

Bu gidişat Avrupa haklarını telaşlandırmakta ve de sokağa dökmektedir. Olayların önüne geçebilmek için Avrupa’nın tekrar sürekli büyümeyi yakalaması ve istihdamını yani iş hacmini genişletmesi lazımdır.

Bunların yanında adil paylaşım ise olması gereken asıl meseledir. Gelinen bu noktada ne adil paylaşım, ne sürekli büyüme, ne de istihdam mevcuttur. Dolayısıyla bu birliğin yürümesi kolay olan bir mesele değildir. Bu dönem, çok büyük fedakarlıkların birliği vücuda getiren ülkeler tarafından hayata geçirilmesi gereken dönemdir.

Görülen o ki, ne Almanya’nın, ne Fransa’nın, ne İngiltere’nin bu ciddi fedakarlığı yapması mümkün değildir.

Buna göre de sonuç malumdur.

Editörün Seçtikleri