info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Alevi kardeşlerimize yönelik saldırılar
08/05/2012 Köşe Yazısı 96
Alevi vatandaşlarımıza yönelik olarak kimliği belirsiz kişilerce gerçekleştirilen eylemlere bir yenisinin Didim’de eklendiğini üzüntü ile öğrendik.
Adıyaman, İzmir, Gaziantep, Malatya, Erzincan’dan sonra Aydın’ın Didim ilçesinin iki mahallesinde Alevi vatandaşlarımızın evlerine “Alevilere ölüm” şeklinde not yazılmış, bazı kapılar işaretlenmiştir.
Gelişmelerle ilgili olarak Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberde, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel başkanı Ercan Geçmez, “Aleviler kendi hakları için kamuoyu oluşturmaya başladı. Alevilerin seslerini kesmeye çalışıyorlar. Özellikle Alevilerin yoğun bir şekilde yaşadığı mahalleleri, ilçeleri, köyleri seçiyorlar. Alevileri buralardan göç etmeleri için zorluyorlar. Bu yeni katliamların habercisidir” yorumunu yapmıştır.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül de şunları kaydetmiştir: “Bu tesadüfen oluşmuş bir şey değildir. Adıyaman’da, İzmir’de, Antep’de, Erzincan’da sırası ile gerçekleşti. Dikkat edilirse bu kapı işaretlemeler, saldırılar 2 Temmuz Sivas katliamı ile ilgili katillere zamanaşımı verilmesinin akabinde bize gaz bombası ile bir katliam denemesi yapılmıştı, akabinde hükümetin bu tutumundan cesaret alanlar bu tür çalışmalara başladılar.”
Eski Alevi - Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız ise, “Aleviler bugün saldırıların hedefi haline getirildi. Çünkü Başbakan bu fitili ateşledi. Başbakanın ateşlediği fitil yurdun her tarafında yankı bulmaya başladı ve yangına hazır hale geldi” diyerek, tepkisini dile getirmiştir.
Yaşanan üzücü gelişmeler karşısında hükümet yetkilileri faillerin bulunması için harekete geçmeli ve Alevi vatandaşlarımız arasındaki bu tedirginlik havasını gidermelidirler.
Sivas, Çorum ve Maraş olayları halen hafızalardadır.
Şu anda kapıları işaretlenerek inançları dışlanan Alevi vatandaşlarımızın daha vahim olaylarla karşılaşması durumunda hükümetin bu vatandaşlarımıza durumu izah etmesine imkan yoktur.
Aramızda ayrımcılığa neden olacak bu tür gelişmeler bilinmelidir ki, vatandaşlarımızın istekleri ile de şekillenmemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni, Caferi vs. her vatandaşımız Türk üst kimliği altında birdir, beraberdir.
Ancak Alevilik geçen zaman içinde çeşitli oyunlarla, ülke bütünlüğünün ve İslam birliğinin bozulmasında kullanılmaya çalışılan bir taraf gibi gösterilmiştir.
Mesela, etnik ayrımcılık, AB sürecinde Türkiye’nin önüne konulan taleplerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
AB ilerleme raporlarında Türkiye’de 36 ayrı etnik grubun varlığından bahsedilerek bunlara haklar tanınması talep edilmiştir.
Ancak parçalanmaya zemin hazırlayacak bir projenin içine sokulmaya çalışılan Aleviler, büyük bir ferasetle hareket etmekte ve bu provokasyonlara gelmemektedirler.
Özellikle Alevi kardeşlerimizin üzerine gidilmesinin ayrı bir nedeni daha vardır.
Bu kardeşlerimiz, Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında rol oynayan Ehl-i Beyt nefesinin bugünkü sevdalılarıdır.
Onlar, Ehl-i Beyt’i doruk noktada seven kardeşlerimizdir.
Toplumdan çeşitli hurafeler gerekçe gösterilerek dışlanan, dini eğitimleri desteklenmeyen ve hep öteki ilan edilen Aleviler, bizim kardeşlerimizdir.
Aynı Allah’a, aynı Peygamber’e inanıyoruz. İtikatta biriz.
Onlara sahip çıkmak, dışarıdan destekli bu tür provokasyonlara karşı bir ve beraber hareket etmek zorundayız.