info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Ajan kim?
13/07/2014 Köşe Yazısı 115
Sağ ve sol görüşlere mensup 5 siyasi partinin bir araya gelerek Cumhuriyet tarihinin bir ilkini gerçekleştirdikleri Büyük Uzlaşı bazılarını gerçekten de telaşlandırdı.     Hele hele bizi, 'ne yaparsak yapalım TV kanallarından ve gazete sütunlarından gizleyerek halkın nazarında yok kabul ettirmeye çalışanlar', Büyük Uzlaşı haberlerinde bize de yer verilmesinden oldukça rahatsızlar. Kendilerini adımız kadar iyi bildiğimiz bu çevreler geçmişte de bizim hakkımızda sayısız iftiralar ortaya atmış, yalanlar söylemişlerdi. Ne tarikat şeyhliğimiz, ne devletin adamı olduğumuz, ne asker adına çalıştığımız kalmıştı. Tamamından beraat ettiğimiz ve iftira atmaya çalışanlara ödettirdiğimiz tazminatların dava dosyaları 30 bin sayfayı bulmaktadır. Yakın zamanda da ajan olduğumuz fısıltı gazetesinde kulaktan kulağa konuşulmaya başladı.  Önce Rus ajanı dediler, Büyük Uzlaşı'nın ardından da 'Haydar Hoca Amerikan ajanı' diyorlarmış? Ben nasıl bir Rus ajanıyım ki, hem bir devletin memuru olarak onun adına ajanlık yapacağım, hem de o devletin ekonomisine benim tezim yön verecek ve ekonomisini ayağa kaldırdığım için devlet nişanı ile taltif edileceğim. Yine ben nasıl bir Amerikan ajanıyım ki, Milli Ekonomi Modeli isimli tezim Amerika'nın kalbi olan kapitalist sistemi bitirmiş olacak, kapitalizmin etkilerinden bıkan halklar can simidi olarak Milli Ekonomi Modeli uygulayacak. Bendeniz "Hem doların dünya hâkimiyetini 'milli paraların uygulanması' kuralını getiren görüşümle yıkacağım, hem de Amerika'nın ajanı olacağım?" Lütfen biraz gerçekçi olunuz. Bizim gibi milli ve dini hassasiyetleri olan, devlet ve millet çizgisinden zerre taviz vermeden "bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır" görüşü için siyaset yapanlara çamur atmaya çalışırken iki kere düşününüz. Zira bizler, koltuk sevdası için siyaset içinde değiliz ki, kendimizi bazıları gibi o ülkeye, bu ülkeye satalım? Siz de haklısınız. Sizlerin de içinde bulunduğunuz bu cenah, bugüne kadar Türk siyasetinde birçok işleri ajan faaliyetleri ile halletmiştir. Mesela, 80 ihtilalı öncesinde bizimle yakınlığı olan 'abi' dediğimiz bazıları, ihtilal döneminde elini kolunu sallaya sallaya Avrupa'ya geçmiş; yıllar sonra karşılaştığımız Frankfurt'ta bize  İngiliz pasaportlarını göstermişlerdi. Yine yakın tarihimiz de ajan faaliyetleri üzerinden devam eden siyasetin yıkıcı etkilerinin örnekleriyle doludur. Mesela Ortadoğu'da Hicaz bölgesinin Osmanlı'nın elinden çıkışı bir misaldir. Hicaz bölgesinde Şii mollalar Sünnilere karşı ayaklanmanın önüne geçmiş, Sünniler de buna fırsat vermemiştir. İngiliz Sömürgeler Bakanlığı; Arapça bilen, hadis, tefsir, fıkıh konusunda ilim sahibi hocalar olarak yetiştirdiği ajanlarını buralara halkın içine gönderdi. Arabistanlı Lawrence gibi ajanlar çöl bedevilerini ve aşiretleri Osmanlıya karşı kışkırttılar. Başka bir İngiliz ajanı olan Humper'ın hatıratlarından da İngilizlerin bu coğrafyada yepyeni bir mezhep kurdurduğunu öğreniyoruz. Netice Osmanlı'ya karşı ayaklanan ve inancını da yitiren bir coğrafya olmuştur. Ajan faaliyetlerinden ve ajanlardan bahsedeceksek, gerçek ajanlar bugün IŞİD'in, El Nusra'nın, El Kaide'nin içinde ve yanında yer alanlardır. Onlara destek verenlerdir. Zira, onların Müslüman kanı akıtarak oluşturmak istediği kaos ortamının etkileri Suriye ve Irak'ta görüleceğinden fazla Türkiye'de görülecektir. İşte Büyük Uzlaşı'dan yani gerçek milli iradeden korkanlar ve bunda yer alanlara küçük dünyalarında üretebildikleri ifadelerle iftira atmaya çalışanlar maalesef ajanlarla aynı safta yer alanlardır. Yazık ajanlara teslim edilmeye çalışılan bu ülkenin geleceğine...