Açılımın yansımaları
Her fırsatta Türkiye’nin iç ve dış siyasetine milli politikaların yön vermesinin gereğinden bahsetmekteyiz. Ancak yaşanan gelişmeler bu iki sahada da ABD ve AB’nin etkisini göstermektedir.
Ana muhalefet CHP’nin başlattığı Kürt açılımı projesi de içeriği ile okyanus ötesinin etkisiyle şekillenmiştir. Malum Türk siyasetinde “icazeti okyanus ötesinden almak” gibi yazılı olmayan bir kaide konuşulmaktadır.
Sayın Erdoğan AKP’yi kurmadan önce bu ziyareti yapmış, hatta basına on maddelik gizli bir anlaşmanın metni sızdırılmıştı.
Sayın Kılıçdaroğlu da ana muhalefetin başına geçmeden önce ABD kulislerinde görülmüştür.
İçeriği terörist başının ev hapsine kadar gidebilen açılım paketine AK Parti ve CHP’nin el vermesi, icazeti okyanus ötesinde arayanların bu projenin kaynağını iyi bildiklerinin işaretidir.
Kürt açılımı ilk anda neticeleri Kürt kökenli kardeşlerimizin lehine imiş gibi görünse de kısa bir zaman sonra onların da geç sahip olduklarını bir anda kaybetmeleri ile sonuçlanacak bir ABD tezidir.
Bu açılımın Türkiye’deki yansımalarını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç dile getirmiş ve İmralı’da yatan için ev hapsinin de gündeme gelebileceğini ifade etmiştir.
Yeni anayasa ile federatif yapıya giden Türkiye Cumhuriyeti devletinde 40 binden fazla cana mal olan bir illegal örgütün başının cezasının ev hapsine çevrilmesi konuşulmaktadır.
Asıl mesele buradadır.
Kaybeden Türkiye’dir. Türk insanıdır. Türk kimliği altındaki tüm vatandaşlarımızdır.
Ancak görüntünün farklı yansıması, vatandaşların da gerçekleri görmesine engeldir.
Türkiye Suriye konusunda, üçe ayrılan Irak meselesinde, Afganistan’da söz sahibi değildir.
Tüm komşuları ile kavgalıdır ve uluslararası arenada sahip olduğu itibarı yitirmiş, sözcü mesabesinde değerlendirilmektedir.
Başka ülkelerdeki okullarda, yabancı çocukların manasını bilmeden ezberledikleri Türkçe şarkıları Türkiye’nin uluslararası itibarı için ölçü olamaz.
Bunlar ne ülkemizin büyüdüğünün, ne de yurt dışındaki itibarının göstergesi sayılamaz.
Geçen on yıllık dönemde AK Parti iktidarı maalesef cemaatle beraber gerçekleştirdikleri kendi kazanımlarından dahi rahatsız olmaya başlamıştır.
Gelinen noktada yüze 50 oy ile iktidara gelen AK Parti hükümetini dahi saf dışı bırakmaya uğraşan bir zihniyet söz konusudur.
Durum kendi vehimlerinin ideolojik bir saplantıyla iktidara taşınması olayı gibi gözükmektedir.
Ana muhalefet CHP’nin başlattığı Kürt açılımı projesi de içeriği ile okyanus ötesinin etkisiyle şekillenmiştir. Malum Türk siyasetinde “icazeti okyanus ötesinden almak” gibi yazılı olmayan bir kaide konuşulmaktadır.
Sayın Erdoğan AKP’yi kurmadan önce bu ziyareti yapmış, hatta basına on maddelik gizli bir anlaşmanın metni sızdırılmıştı.
Sayın Kılıçdaroğlu da ana muhalefetin başına geçmeden önce ABD kulislerinde görülmüştür.
İçeriği terörist başının ev hapsine kadar gidebilen açılım paketine AK Parti ve CHP’nin el vermesi, icazeti okyanus ötesinde arayanların bu projenin kaynağını iyi bildiklerinin işaretidir.
Kürt açılımı ilk anda neticeleri Kürt kökenli kardeşlerimizin lehine imiş gibi görünse de kısa bir zaman sonra onların da geç sahip olduklarını bir anda kaybetmeleri ile sonuçlanacak bir ABD tezidir.
Bu açılımın Türkiye’deki yansımalarını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç dile getirmiş ve İmralı’da yatan için ev hapsinin de gündeme gelebileceğini ifade etmiştir.
Yeni anayasa ile federatif yapıya giden Türkiye Cumhuriyeti devletinde 40 binden fazla cana mal olan bir illegal örgütün başının cezasının ev hapsine çevrilmesi konuşulmaktadır.
Asıl mesele buradadır.
Kaybeden Türkiye’dir. Türk insanıdır. Türk kimliği altındaki tüm vatandaşlarımızdır.
Ancak görüntünün farklı yansıması, vatandaşların da gerçekleri görmesine engeldir.
Türkiye Suriye konusunda, üçe ayrılan Irak meselesinde, Afganistan’da söz sahibi değildir.
Tüm komşuları ile kavgalıdır ve uluslararası arenada sahip olduğu itibarı yitirmiş, sözcü mesabesinde değerlendirilmektedir.
Başka ülkelerdeki okullarda, yabancı çocukların manasını bilmeden ezberledikleri Türkçe şarkıları Türkiye’nin uluslararası itibarı için ölçü olamaz.
Bunlar ne ülkemizin büyüdüğünün, ne de yurt dışındaki itibarının göstergesi sayılamaz.
Geçen on yıllık dönemde AK Parti iktidarı maalesef cemaatle beraber gerçekleştirdikleri kendi kazanımlarından dahi rahatsız olmaya başlamıştır.
Gelinen noktada yüze 50 oy ile iktidara gelen AK Parti hükümetini dahi saf dışı bırakmaya uğraşan bir zihniyet söz konusudur.
Durum kendi vehimlerinin ideolojik bir saplantıyla iktidara taşınması olayı gibi gözükmektedir.
Editörün Seçtikleri