info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Tarım kesiminin hali
21/03/2014 Köşe Yazısı 105
Milletin nezdinde aklanmayı bile düşünmeyen AKP'li vekiller, istifa eden 4 bakan hakkında hazırlanan fezlekelerin Meclis'te okunmasını engellediler. Meydanlarda, eski bakanları hakkındaki mevzulara hiç girmeden, kendisini yarı yolda bırakan ve hatta sırtından bıçaklayan yol arkadaşını halka şikâyet etmekten başka bir şeyden bahsetmeyenler, halkın sorunlarından haberdarlar mı acaba?      Kendi kendine yeten 7 tarım ülkesinden biri olan Türkiye'de tarım tamamen bitti. Haliyle bu sahadan ekmek yiyen milyonlarca vatandaşın durumu içler acısı. Köyleri geziyoruz, sebze meyve yetiştiricileriyle görüşüyoruz. Mazot alıp traktör çalıştıramıyorlar, dışarıdan gelen ve dolara endeksli tohumları alacak paraları yok; elektrik, su borçlarını ödeyemiyorlar. Evleri, traktörleri hatta ekip ekmek yiyeceği tarlaları hacizli... Bu sefer yaptığımız ziyaretlerde çiftçimizi daha şuurlu gördük. "Bu hale kendimizi biz getirdik" diyorlar. Hakikaten bu iç çekiş çok doğru. Türk çiftçisini, hayvancısını, orman köylüsünü hiçbir zaman düşünmeyen, böyle bir gündemi olmayan ve olduğunu da iddia etmeyen Ak Partisi'nin üç dönemdir iktidara taşınmasında köylerdeki kardeşlerimizin desteği büyük. Ancak karşılığında açlık ve icra işlemlerinden başka bir şey görmediler. Tarım sadece bu işle iştigal edenlerin ekmek kapısı olmanın ötesinde aynı zamanda stratejik bir sahadır. Yani tarım ürünlerinin yetiştirilmesi ve halka ulaşımı aslında hepimizi ilgilendiriyor. Tarım, dünya insanlığının geleceği için hayati değerdedir. Bu sebeple dünyanın gelişmiş ülkeleri tarım alanlarını geliştirmeye, çiftçisini desteklemeye dikkat etmektedir. Ekonomi sistemleri içerisinde sadece Milli Ekonomi Modeli, tarıma devlet desteğinden bahseder. 2007 senesinde Almanya Heilderberg'de 3. Milli Ekonomi Modeli Kongresi'ni gerçekleştirmiştik. Almanya Bonn Üniversitesi'nden katılan Prof. Dr. Ernst Zurek, Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) tarıma verdiği önem hakkında şunları söylemişti: "MEM, tarımı stratejik bir alan olarak değerlendirmekte ve yerli tarımın devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Gıda maddeleri için başka ülkelere serbestiye izin veren AB ve ABD'nin kendi tarımlarının korunması hususunda en büyük koruyucu olmaları ilginçtir." Türkiye, geçmişte IMF kredilerini almak için; bugünse AB normlarına uyum adına tarım ürünlerinin yetiştirilmesine kotalar koymaktadır. Bu hal, çiftçiyi ürününü ekemez; ekse bile pazar bulup satamaz çaresizliğine itmiştir. Netice, toprakların ederinin çok altında bedele satımıdır ki, bendeniz Eskişehir Bozan'da buna şahit olmaktayım. Bir dönümünü 1000 TL'den tarlalarını satan, baba ocaklarını bırakan çiftçilerimiz, şehirlerde kapıcılığa mahkûm edilmektedir. Buna göre tarım kesimi bu sefer, ecnebinin propagandasına kanıp, kendi aleyhinde sonuca destek vermeyecek; tarımın bütün çözümlerini hazırlayan Bağımsız Türkiye Partisi ile beraber hareket edecektir.