info@profdrhaydarbasenstitusu.org

2013 hayırlı olsun
02/01/2013 Köşe Yazısı 88
2013 senesi umarız milletimizin en büyük meselesi olan geçim endişesi yaşamayacakları bir yıl olur. Zira geçtiğimiz yıl, tarım çiftçisi, orman köylüsü, hayvan yetiştiricisi, esnaf, memur, işçi, nakliyeci açısından çok kötü geçti.
Bağımsız Türkiye Partisi olarak biz, her seçim döneminde vatandaşlarımıza şartlarını iyileştirecek dosyalar dolusu projeler anlattık. Meydanları dolduranlar bizi alkışladı, gidişatın kötü olduğunu kendi söyledi ancak sandıktan yine şikâyet ettiğini çıkardı. Hal böyle olunca çaresizlik, açlık ve yoksulluk kaçınılmazdı.
Öyle de oldu.
AKP iktidarında vatandaşın bankalara olan borcu 10 yıl içerisinde 35.7 kat artarak 263 milyar TL’ye baliğ oldu. Tüketici kredisi borçlusu kişi sayısı 8.1 kat artarak 13 milyon kişiye çıktı.
Bugün esnaf kepenk kapıyor, çiftçi 10 yılda neredeyse fiyatı 4 kat artan mazotu alamıyor. Hayvan yetiştiricisi yem almanın hesabını yapıyor.
Özelleştirmeler ile kâr getiren kurumları, bir yıllık karı mukabili fiyatlara özelleştiren hükümetin elinde akar olarak sadece vergiler kaldı. İğneden ipliğe her şeye zam gelecek 2013 senesinde, ağır vergiler altında ezilecek halkımıza Allah yardım etsin.
Gayrı Safi Milli Hâsılanın belli bir oranında para basılması bir ekonomi kuralı iken, ülkemiz bu hakkı kullanmamakta... Piyasanın ihtiyaç duyduğu para, dışarıdan borç alınmakta, hatta ülke kasasına dahi girmemektedir. Yurt dışında borç alınan bankada bloke edilerek, karşılığı olan para piyasamızda tedavüldedir. Yani piyasada dolaşan para bizim emeğimizin ve üretimimizin karşılığı olan yabancı paradır aslında. Üstelik Türkiye her yıl alınan bu borcun faizine 53 milyar lira ödüyor.
Ekonomik olarak bağımsızlığını yitiren devletlerin tam bağımsız olduğunu ifade etmek doğru değildir. “Biz sahip olduğumuz kaynakları devreye koyarak özelleştirmeden, milletimizin karnını doyuracağız, sırtını giydireceğiz, ekonomide sürekli büyümeyi temin edeceğiz” dediğimizde bazıları, “Türkiye’de söylendiği kadar kaynak yok” diyorlar. Ancak aynı kişiler olmadığını iddia ettikleri o yeraltı kaynaklarını yabancılara ruhsatlar ile devretmektedir.
Türkiye, dünya bor rezervinin yüzde 75’ine sahiptir. İlk sırada yer alır.
Kömür rezervimiz 500 milyar ton ile dünyada ilk sıradadır ama biz enerjiyi para ile dışarıdan alıyoruz. Mermer rezervinde dünyada birinciyiz. 2 trilyon dolarlık işlenmemiş rezervimiz mevcut. Dünya toryum rezervinin yüzde 80’i ülkemizde. Bakır rezervimiz 3 milyar ton, gümüş rezervimiz 6 bin ton. Altın rezervinde 16.500 ton ile Güney Afrika’nın arkasından ikinci sıradayız. Krom rezervinde dünya genelinin yüzde 30’u ülkemizde, manganezin yüzde 20’si; mangazitin yüzde 30’u bizde mevcut.
Petrol rezervimiz 1 milyar ton, doğalgaz rezervimiz 1 trilyon metreküptür.
Bu kadar kaynağa “yoktur” denmesi bu kaynakların o kişilerce bilinmediği anlamına gelmez. Onlarda Türkiye’nin hangi yeraltı zenginliklerine sahip olduğunu bilmekteler. Ancak verilen sözler veya vaad edilenler böyle hareket etmelerini gerektirmektedir.
Eğer Türkiye kendi kaynaklarını devreye koyar, kendi işler ise bu zenginlik mevcut halinden en az on kat daha değerlenecektir. Elde edilecek gelir, bizim sosyal devlet tezimizde ortaya koyduğumuz sosyal devlet projelerine yeter de artar.
Biz tarımda, hayvancılıkta önemli desteklerden bahsederken bu kaynaklara ve senyoraj gelirine güvendik. Bağımsız Türkiye Partisi olarak tarımda, tahditler kaldırılacak; devlete ait topraklar uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında kiraya verilecek, ürün fiyatları çiftçiler tarafından üretici kooperatif üzerinden belirlenecek.
“Devlet üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50’sine en az 6 ay evvelinden avans verecek; ithal ürünlere karşılık yerli üreticinin korunması devlet garantisinde olacak; devlet tarıma bağlı sanayi üzerine yatırım yapmak isteyen girişimcilere “proje mukabili 0 faizli krediler” ve “gerekirse geri ödemesi üretim veya ürün” olacak türden kredi verecek, devlet ürünlere pazar garantisi verecek; çiftçi ye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlanacak” derken samimi idik ve hepsini yerine getirecektik.
Yine hayvan yetiştiricimize, “Sıfır faizli kredi desteği vereceğiz, üreticiye yem desteği sağlayacağız, hayvancılık sektöründe yüksek fiyatla alım garantisi getireceğiz, damızlık desteği sağlayacağız, et ithalinde uygulanacak gümrük vergileri ile yerli üreticiyi koruyacağız” derken, bu projelerin arkasında senyoraj gelirlerimiz ve yeraltı kaynaklarımızdan elde edilecek gelir vardı.
Bizi dinlemeyen, anlamayan veya kulak arkası eden çiftçide, hayvan yetiştiricisi de, esnaf da, memurda halinden şikâyetçi. Elleri ile yaptıklarını düzeltmek de kendi ellerinde. Bağımsız Türkiye partisinden başka milli projeleri hayata geçirmeyi hesaplayan bir parti olmadığına göre, bu şikâyetler ancak çözümü olan tek partiyi bizi iktidar etmekle bitecektir.