Türk siyasetinde beklenen çizgi
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), 22 İslam devletinin sınırlarını değiştirme hareketidir. Yani BOP, ABD'nin İslam ülkelerini işgal hareketinin yumuşatılmış ifadesidir. Afganistan ve Irak işgal edildi, silahlı bir mücadeleden sonra demokrasi getirilecek gerekçesi ile kaynakları ele geçirildi. Bu maliyetli yöntem şimdilerde yerini içeriden darbelere bırakmış durumda. Libya, Mısır, Tunus derken şu anda sıra Suriye'ye geldi. Başlangıçta bir halk hareketi olarak kendini gösteren gelişmeler iktidarı devirmekle neticelenmekte, demokrasi bekleyen halklar sahip oldukları imkanları da elleriyle kaybetmektedir. BOP'un eşbaşkanlığını Başbakanımız Erdoğan yapıyor. Bu proje bizden önce Esad'a teklif edilmiş ama o reddetmişti. Gerilen Türkiye - Suriye ilişkileri için Esad, sınırlarımızda mevcut rejime muhalif olanların korunduğunu açıklamıştır. Hükümet muhaliflerin üst düzey yetkilileriyle de temas halindedir. Son olarak Suriye'ye verilen elektriğin kesilmesi gündem edilmiş durumda. Dışişlerimiz Esad hükümetine, "Neden denileni yapmıyorsun?" diye hesap sorar noktadadır. Türkiye BOP çerçevesinde şu anda bölgede vazifesini icra etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, tarihi boyunca komşularına ve dostlarına güven, düşmanlarına korku salmış, can, mal, namus emniyeti, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olmuştur. Bugün ise, hem de başkaları adına Suriye'nin iç işlerine her gün müdahale etmektedir. Bir başka memleketin iç işlerine karışmaya hangi şekilde hak sahibi olmuştur? Türk milleti daima haklının yanında olmuş, haksızlığa asla müsaade etmemiştir. Ondan beklenilen bu tarihi misyonuna sahip çıkmasıdır. Yeni gelen haberlerde Halep'in kuzeyinde uçuşa yasak bölge yapılması da planlanmaktadır. Bunu geçmişte ABD Irak için yapmış ve o bölge zamanla terör yuvası haline getirilmiştir. Aynısı şimdi Türkiye için gündem edilecektir. Uluslararası sahada ABD'nin etkisi altındaki Arap Birliği, Suriye'nin Arap Birliği üyeliğini askıya almıştır. Müslüman Suriye'ye reva görülen bu tablo, ahir zamanda fitnenin kaynağı olarak bilinen Deccal'in ifade veya işaretlerinden biridir. Türkiye'yi ve Türk Milletini tarih önünde hak hesabına sorumlu yapabilecek böyle bir tavrın Türk siyaseti tarafından belirlenmesi ne Türk siyasetine ne de Türk asaletine yakışmamaktadır. Siyasetin geçmişini temsile iktidarı olduğunu kabul ederek asaletli mazisine yakışır tarzda birilerinin hesabına değil, millet ve devletin hesabına tavır alması Müslüman Türk milletinin siyasetinden beklentisidir. Millet bu olgun ve kişilikli tavrı bekliyor.
Editörün Seçtikleri