info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Suriye kolay lokma değil
03/02/2012 Köşe Yazısı 91
Arap baharının estiği Ortadoğu’da Suriye diğerleri kadar kolay lokma olmadığını gösterdi.

ABD Suriye üzerine her türlü taktiği deneyerek onu düşürmeye çalışıyor.  Ancak Esad iktidarı izlediği akıllı ve yerinde siyaset ile halkını yanına almayı başardığı için Birleşik Devletler istediği neticeye ulaşamamaktadır.

Bize dünya basınından aktarılanlar gerçeklerden bambaşka bir tablo.

Daha dün devlet kanalında Suriye’de iç çatışmaların halen devam ettiği manşetlerden verildi.

Yine ekranlara, Esma Esad’ın ülkeden kaçmaya çalışırken havaalanı yolunda muhalif güçler tarafından durdurulduğu ve İngiltere’ye kaçma girişiminin başarısız olduğu haberleri yansıdı.

Ülkede çok ciddi bir halk ayaklanması olduğu haberlerine her gün rastlıyoruz.

Tüm bunların uydurma olduğu zaman içinde anlaşılıyor. Ancak Batının psikolojik savaşında görsel basının önemini anlatması açısından dikkat çekici.

Gerçekleri yazan birkaç kişiden biri, Arap dünyası uzmanı Fransız akademisyen Pierre Piccinin birkaç hafta önce Suriye ziyareti ile ilgili olarak, bize aktarılanın tersine açıklamalarda bulunmuştu:

“Şam, Humus ve Hama’daki araştırmalarımda, muhaliflerin bir bütün olmadığını, haberleşmenin olmadığını gördüm. Burada Tunus, Mısır, Libya gibi bir ortam yok. Ortada sayısal açıdan küçük bir muhalefet var. Böyle bir oluşumla devrim pek mümkün değil. Humus ve Hama’da direnişçiler ne İslamcılarla ne de temeli Türkiye’de atılan Suriye Ulusal Konseyi ile hareket ediyordu. Eylemler planlanmadan orada burada yapılıyor.”

Uluslararası görsel basın gibi Türkiye de ABD yanlısı tutumu ile dünyanın gündeminde. Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) eş başkan olarak hareket eden Türkiye, Suriye konusunda muhalif güçlerin sığındığı bir liman oldu.

Suriyeli muhalif gruplar Türkiye’nin Suriye sınırında konuşlanmış ve Türk hükümeti bunlara aleni olarak destek vermişti.

Gerilen Türkiye-Suriye ilişkileri için Esad, sınırlarımızda mevcut rejime muhalif olanların korunduğunu açıklamıştı. Hükümetin muhaliflerin üst düzey yetkilileriyle de temas halinde olduğu geçmiş günlerde basına yansımıştı.

Erdoğan, Suriye’ye karşı ABD’nin yanında yer alarak   “savaşabiliriz” mesajı verene kadar Esad da AKP ile beraber hareket ediyordu. Ancak kendisine karşı gerçek tavrı son olaylarda anladı.

Esad işgalin ilk günlerinden beri tehditlere aldırmadı Zeynelabidin veya Mübarek gibi ülkesini terk etmedi.

Kaddafi direndi ve linç edilerek öldürüldü. Esad bu örneği de görmesine rağmen ölümü de göze alarak devletini ve milletini bırakmadı.

Basında hanımı ve çocuklarını ülke dışına kaçırdığı yazılmasına rağmen, onları da yanından ayırmayarak halkı ile bütünleşen bir lider olduğunu ispatladı.

Halkının ona olan desteğini ve güvenini boşa çıkarmadı. Rusya’nın kendisini açıkça desteklemesi ve İran’ın da yanında tavır alması ile ABD’nin bölge üzerindeki planlarını bozan ülke haline geldi.

Bundan sonra Rusya, İran, Çin ve Hindistan ile gireceği bir birliktelik onu Ortadoğu coğrafyasında çok farklı bir merkeze taşıyacaktır.

Demek ki, bağımsız olmak, devleti ve milleti ile bir ve beraber olmak iradesindeki bir lider, hangi tehdit ile karşı karşıya kalırsa kalsın Batıya karşı sergileyeceği dik duruş ile amacına ulaşabilir.