info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Sınır meselesi
13/08/2013 Köşe Yazısı 102
Suriye'deki iç savaş halen devam ederken, muhalifler İslam âleminin kanayan yarası Şii -Sünni gerginliğini kullanarak ülke içindeki birliği bölmenin hesabındalar. Lazkiyeli din adamı Rıza'nın verdiği bilgiye göre, buraya yönelik saldırılarda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Alevi olmasının ve aile köklerinin Lazkiye'de bulunmasının payı büyük? Bayram kutlamaları sırasında Irak'ta da Şii nüfusun yoğun olduğu yerlerde meydana gelen bombalamalarda 100'e yakın Şii hayatını kaybetmişti. Şii ve Sünni dünya, iman esaslarında bir olduklarını kabul ederek, İslam âleminin asıl düşmanına karşı birleşmedikten sonra bu oyuna daha çok gelinecektir. Emeviler'den itibaren başlayan sapma günümüzde Müslüman coğrafyanın birbirine kılıç çeker halinin müsebbibidir. Maalesef Haçlının yanında yer alan Türkiye, bu oyunda yine Batı tarafından biçilen rolü kabul etmiş ve Sünni dünyanın hamiliğine soyunmuştur. Türkiye biraz bu rolün etkisi ile biraz da Suriye'deki muhaliflere olan direkt desteği nedeniyle Suriye'den kaçan mültecilere kucak açmaktadır. Son rakamlarda ülkemizdeki Suriyeli sığınmacı sayısı 500 bine ulaşmıştır. Bunun yaklaşık 220 bini sınır illerimizdeki kamplarda ikamet etmektedir. Geri kalanlar ise ülke genelinde evlerde konaklamaktalar. Artık her ilimizde Suriyeli ailelere rastlayabiliyoruz. Rakka'da meydana gelen çatışmalardan sonra da 3 bin Suriyeli sınırlarımızdan giriş yaptı. Bağımsız bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, mevcut haliyle sınır güvenliği kalmamış bir ülke görünümünde. Geçtiğimiz günlerde Ermenistan'la olan sınırımızda hiçbir güvenlik tedbirinin alınmadığı haberlere yansımıştı. Suriye sınırımız, muhalifleri çatışmalardan sonra rahatlıkla tedavi ve saklanma maksadı ile geçiş yaptığı bir konumda. Yine Suriye sınırının diğer tarafında konuşlanan PYD yapılanması, ülkemizdeki PKK ayağı ile hiçbir sınır tehdidi yaşamadan irtibat halinde. Silahlı geçişler engellenmiyor. Gezi Parkı eylemleri benzeri protestolara karşı yeni TOMA'lar ve biber gazı alımı için büyük bir bütçe ayıran hükümet, sınır ihlallerini ihlal olarak dahi görmez bir halde. Anadolu topraklarına yerleşen Suriyelilerin içinde terör örgütü mensuplarının olduğu da bilinen bir hakikattir. Türkiye bilerek veya bilmeyerek,  önümüzdeki günlerde bu politikalar ile Güneydoğuyu bizden koparacak yapılanmanın nüfusuna da kucak açmaktadır. Sınırları kevgire dönen bağımsız bir devlet, üniterliğini uzun süre muhafaza edemez. Aleniyete dökülecek bir toprak ayrılığı beraberinde daha öncesinde zaten bölgeye yerleşmiş halkların varlığı ile bir anda meşrulaşarak ortaya çıkacaktır.       Maalesef, milletimiz istemediği halde bu kadere zorla sürüklenmektedir. Allah akıbetimizi hayreylesin?