Sadece bu hafta beraber olamayacağız
Geçen sene yaptığımız altı Ehl-i Beyt sempozyumlarını bu sene Milli Kahramanlarımızı Anma Programları takip ediyor.
Gittiğimiz illerde vatandaşlarımız bizi kucaklıyor, gönüllerini açıyorlar.
Bitti, daha ayağa kalkamaz denildiği anda tekrar var olmasını bilen Türk milleti gerçekten de asla yok edilemez.
“Muhtaç olduğun kudret damarlarında bulunan asil kanda mevcuttur” diyor, Mustafa Kemal.
Türk olmanın şerefini ve farkını yaşayan Anadolu topraklarındaki tüm vatandaşlarımız için bu vatanın kutsallığı ve devletin devamı önemini hiç yitirmedi.
Millet olarak büyük oyunların sahnelendiği bir dönemden geçiyoruz.
Ancak Müslüman Türk kimliğini muhafaza etmeyi başardığımız sürece hiçbir güç, kökleri bu toprağa sımsıkı sarılmış bizleri vatanımızdan koparamaz.
Anadolu, canını vatanı için esirgemeyen vatan evlatları ile dolu. Bizler ecdadımızı yâd etmeye ayırdık, 2013 senesini
Unutulanları hatırlamak, aslında aslımıza dönmenin de anahtarıdır diyoruz.
Ve biliyoruz ki, Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Onbaşı Nezahetlerin, Sütçü İmam’ın torunları olan bizler aynı kaderi bugün de yaşamaktayız.
Bu sebeple gittiğimiz illerde, milli mücadele ruhu tekrar diriliyor, Kuvay-i Milliye harekete geçiyor.
Bağımsız Türkiye Partisi kadroları, seslerinin ulaştığı, ayaklarının bastığı her yere Müslüman Türk’ün gücünü tekrar hatırlatıyorlar.
Tarih sayfalarından canlanan kahramanlar, bugünün vatan evlatlarının sinelerinde tekrar hayat buluyor.
Ve bu muhteşem tabloyu her yaşayışımız da bir kere daha inanıyoruz ki, “Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır.”
Milli Kahramanlarımızı Anma Programları, Türk milletinin Atatürk ile bağlarını kesmek isteyenlere de güzel bir cevap olmuştur.
Bugüne kadar dindar vatandaşlarımız ile Atatürk arasında suni bir duvar örülmüş, Mustafa Kemal bir şekilde dinsizliğin simgesi haline getirilmiştir.
Oysaki yaptığımız araştırmalar tam tersine, zikir meclislerine devam eden ve hafız-ı kelam olan dindar bir Atatürk’ü ortaya çıkarmıştır.
Aksi halde, yedi düvel ile yapılan varlık mücadelesinde, “cephede Allah’ın izni ile başaracağız” diyebilen bir Gazi Mustafa Kemal söz konusu olamazdı zaten…
Ya da Türkiye Cumhuriyeti devletinin adını, Bektaşi şeyhi Cemaleddin Efendi ile yaptığı üç günlük özel görüşmelerin ardından koyamazdı…
Biz, saklanan, gizlenen Atatürk’ü Türk milleti ile yeniden buluşturduk.
Bizim toplantılarımıza katılan vatan evlatları, Türk milletinin özü ve dindar ama Atatürk sevgisi ile yetişmiş katılımcılar, gördük ki beklenen ve özlenen siyaset ile buluşuyorlar.
Alevi-Sünni şeklinde başlayan kamplaştırma hareketini söküp attığımız Ehl-i Beyt sempozyumlarındaki birlik ve beraberlik havası, vatandaşlarımız ile Mustafa Kemal’i birleştirdiğimiz bu programlar ile doruk noktaya taşındı.
Bu hafta yurt dışına yapacağımız bir seyahat nedeniyle sizlerle olamayacağız.
Ancak önümüzdeki hafta inşallah tekrar beraberiz.
Gittiğimiz illerde vatandaşlarımız bizi kucaklıyor, gönüllerini açıyorlar.
Bitti, daha ayağa kalkamaz denildiği anda tekrar var olmasını bilen Türk milleti gerçekten de asla yok edilemez.
“Muhtaç olduğun kudret damarlarında bulunan asil kanda mevcuttur” diyor, Mustafa Kemal.
Türk olmanın şerefini ve farkını yaşayan Anadolu topraklarındaki tüm vatandaşlarımız için bu vatanın kutsallığı ve devletin devamı önemini hiç yitirmedi.
Millet olarak büyük oyunların sahnelendiği bir dönemden geçiyoruz.
Ancak Müslüman Türk kimliğini muhafaza etmeyi başardığımız sürece hiçbir güç, kökleri bu toprağa sımsıkı sarılmış bizleri vatanımızdan koparamaz.
Anadolu, canını vatanı için esirgemeyen vatan evlatları ile dolu. Bizler ecdadımızı yâd etmeye ayırdık, 2013 senesini
Unutulanları hatırlamak, aslında aslımıza dönmenin de anahtarıdır diyoruz.
Ve biliyoruz ki, Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Onbaşı Nezahetlerin, Sütçü İmam’ın torunları olan bizler aynı kaderi bugün de yaşamaktayız.
Bu sebeple gittiğimiz illerde, milli mücadele ruhu tekrar diriliyor, Kuvay-i Milliye harekete geçiyor.
Bağımsız Türkiye Partisi kadroları, seslerinin ulaştığı, ayaklarının bastığı her yere Müslüman Türk’ün gücünü tekrar hatırlatıyorlar.
Tarih sayfalarından canlanan kahramanlar, bugünün vatan evlatlarının sinelerinde tekrar hayat buluyor.
Ve bu muhteşem tabloyu her yaşayışımız da bir kere daha inanıyoruz ki, “Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır.”
Milli Kahramanlarımızı Anma Programları, Türk milletinin Atatürk ile bağlarını kesmek isteyenlere de güzel bir cevap olmuştur.
Bugüne kadar dindar vatandaşlarımız ile Atatürk arasında suni bir duvar örülmüş, Mustafa Kemal bir şekilde dinsizliğin simgesi haline getirilmiştir.
Oysaki yaptığımız araştırmalar tam tersine, zikir meclislerine devam eden ve hafız-ı kelam olan dindar bir Atatürk’ü ortaya çıkarmıştır.
Aksi halde, yedi düvel ile yapılan varlık mücadelesinde, “cephede Allah’ın izni ile başaracağız” diyebilen bir Gazi Mustafa Kemal söz konusu olamazdı zaten…
Ya da Türkiye Cumhuriyeti devletinin adını, Bektaşi şeyhi Cemaleddin Efendi ile yaptığı üç günlük özel görüşmelerin ardından koyamazdı…
Biz, saklanan, gizlenen Atatürk’ü Türk milleti ile yeniden buluşturduk.
Bizim toplantılarımıza katılan vatan evlatları, Türk milletinin özü ve dindar ama Atatürk sevgisi ile yetişmiş katılımcılar, gördük ki beklenen ve özlenen siyaset ile buluşuyorlar.
Alevi-Sünni şeklinde başlayan kamplaştırma hareketini söküp attığımız Ehl-i Beyt sempozyumlarındaki birlik ve beraberlik havası, vatandaşlarımız ile Mustafa Kemal’i birleştirdiğimiz bu programlar ile doruk noktaya taşındı.
Bu hafta yurt dışına yapacağımız bir seyahat nedeniyle sizlerle olamayacağız.
Ancak önümüzdeki hafta inşallah tekrar beraberiz.
Editörün Seçtikleri