Sabır imanın yarısıdır
İnsanoğluna sınırsız mükâfatların kapısını açan ibadetlerden bir tanesi ve belki de en önemlisi sabırdır. Sabır ayet ve hadislerle övülmüş bir fazilettir.
"Muhakkak Biz, sabredenlerin mükâfatını, yapmakta olduklarının daha güzeliyle vereceğiz" (Neml: 96).
"Ancak sabredenlere ecirleri hesapsız ödenecektir" (Zümer: 10).
İnsan başına gelen belâ ve musibetlere sabrederek, Allah'ın emir ve yasaklarına uyma hususunda sabır göstererek kemâl mertebesine ulaşabilir. Bunu yaparken kul, şu İlâhi nükteyi hatırından çıkarmamalıdır:
"Sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir" (Enfal: 46).
Sabır Peygamberlik ahlâkından bir parçadır. Bütün Peygamberlerin hayatında sabrın hakim unsur olduğunu görüyoruz. Peygamberimiz ise hayatının hemen her alanında türlü çilelere maruz kalmış ve sabretmiştir. Resulullah (sav), Allah yolunda her türlü hakaret ve zulme, açlığa, hastalığa, evlat acısına ve daha birçok meşakkate sabır göstermiş ve bu hususta "Sabır imanın yarısıdır" buyurmuştur. Burada kastedilen mânâ insanın Allah'a ve O'nun emir buyurduğu hakikatlere inanması ve bunlarla amel etmesidir. Amel noktasında kul, farzları yerine getirip, haramlardan kaçınırken ve Allah'ın sınırlarına riayet ederken sabır göstermek durumundadır. Bu yönüyle sabır imanın garantisi ve muhafazasıdır.
Ensar'ın bulunduğu bir toplantıda Peygamberimiz "Siz mü'min misiniz?" diye sordu. Ve bunun üzerine herkes sustu. Hz. Ömer "Evet mü'miniz Ya Resulallah!" dedi. Peygamberimiz bu kez "İmanınızın belirtisi nedir?" diye sordu. Onlar: "Genişlikte şükreder, darlıkta sabreder ve kazaya rıza gösteririz" dediklerinde Resulullah (sav):
"Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki siz müminsiniz" buyurdu (Tirmizi).
"Sabır imanın yarısı olduğu" gibi, bir başka hadiste beyan buyurulduğu üzere "Oruç da sabrın yarısıdır". Dolayısıyla oruç imanın dörtte bir cüz'üdür ve yalnız Allah'a mahsus bir ibadettir. Oruçla insan en tabiî fıtrî temayüllerine; yani yemeye, içmeye ve bir takım nefsî isteklerine Allah rızası için sabır göstermektedir. Bu sebeple Cenab-ı Hak kudsi hadiste "Oruç bana mahsustur. Onun mükâfatını da ancak Ben veririm" buyurmuştur (Buharî, Müslim).
İçinde buluduğumuz bu ay bu ecir ve mükâfatları elde etmek için güzel fırsatlardan biridir.
"Muhakkak Biz, sabredenlerin mükâfatını, yapmakta olduklarının daha güzeliyle vereceğiz" (Neml: 96).
"Ancak sabredenlere ecirleri hesapsız ödenecektir" (Zümer: 10).
İnsan başına gelen belâ ve musibetlere sabrederek, Allah'ın emir ve yasaklarına uyma hususunda sabır göstererek kemâl mertebesine ulaşabilir. Bunu yaparken kul, şu İlâhi nükteyi hatırından çıkarmamalıdır:
"Sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir" (Enfal: 46).
Sabır Peygamberlik ahlâkından bir parçadır. Bütün Peygamberlerin hayatında sabrın hakim unsur olduğunu görüyoruz. Peygamberimiz ise hayatının hemen her alanında türlü çilelere maruz kalmış ve sabretmiştir. Resulullah (sav), Allah yolunda her türlü hakaret ve zulme, açlığa, hastalığa, evlat acısına ve daha birçok meşakkate sabır göstermiş ve bu hususta "Sabır imanın yarısıdır" buyurmuştur. Burada kastedilen mânâ insanın Allah'a ve O'nun emir buyurduğu hakikatlere inanması ve bunlarla amel etmesidir. Amel noktasında kul, farzları yerine getirip, haramlardan kaçınırken ve Allah'ın sınırlarına riayet ederken sabır göstermek durumundadır. Bu yönüyle sabır imanın garantisi ve muhafazasıdır.
Ensar'ın bulunduğu bir toplantıda Peygamberimiz "Siz mü'min misiniz?" diye sordu. Ve bunun üzerine herkes sustu. Hz. Ömer "Evet mü'miniz Ya Resulallah!" dedi. Peygamberimiz bu kez "İmanınızın belirtisi nedir?" diye sordu. Onlar: "Genişlikte şükreder, darlıkta sabreder ve kazaya rıza gösteririz" dediklerinde Resulullah (sav):
"Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki siz müminsiniz" buyurdu (Tirmizi).
"Sabır imanın yarısı olduğu" gibi, bir başka hadiste beyan buyurulduğu üzere "Oruç da sabrın yarısıdır". Dolayısıyla oruç imanın dörtte bir cüz'üdür ve yalnız Allah'a mahsus bir ibadettir. Oruçla insan en tabiî fıtrî temayüllerine; yani yemeye, içmeye ve bir takım nefsî isteklerine Allah rızası için sabır göstermektedir. Bu sebeple Cenab-ı Hak kudsi hadiste "Oruç bana mahsustur. Onun mükâfatını da ancak Ben veririm" buyurmuştur (Buharî, Müslim).
İçinde buluduğumuz bu ay bu ecir ve mükâfatları elde etmek için güzel fırsatlardan biridir.
Editörün Seçtikleri