info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Rahmet kapıları kapanmadan
23/12/2013 Köşe Yazısı 137
Başbakan, meydanlardan can havliyle "Sizin bildikleriniz varsa bizim de bildiklerimiz var, kaybedersiniz" dedi. Oysa millet üç bakanın oğlunun adının karıştığı rüşvet, yolsuzluk iddialarının, ayakkabı kutularının içinden çıkan 4.5 milyon doların, altı tane para kasasının, para sayma makinelerinin peşine düşülerek hesabının sorulmasını bekliyordu.Millet, cemaat - hükümet restleşmesi bahanesi ile ayyuka çıkan bu rezaletlerin üstünün örtülmesini değil, hesabının sorulacağını düşünüyordu Sizler ise, ilk andan itibaren yaşanan vahameti gizlemeye çalışır bir halle tehditler savuruyor, yönetmelik değiştirerek ikinci kez böyle bir gizli operasyonla karşılaşmamanın tedbirlerini alıyorsunuz. Oysa Türkiye'de kuvvetler ayrılığı varsa, bu yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrılması demektir. Polis ve emniyet güçleri yasamaya yardımcıdır. Sizin iki gün içinde attığınız adım, yasamayı yürütmeye bağlama çabasıdır. Gelinen noktayı, devlet içinde devlet olarak ifade eden Başbakana, "12. iktidar yılınıza kadar bu yapılanmayı bilemediniz mi? Tespit edemediniz mi? Baş edemediniz mi?" diye sormazlar mı?  İnsanın aklına, bu beyanın, 12 yıllık iktidarları döneminde, yargıda, bürokraside, emniyette kilit noktaları ele geçirmelerine izin verilen cemaatin atağı karşısında kuyruk acısı ile itiraf edilen bir hakikat olduğu zannı gelmiyor değil? Zira bugün bakanlarınızın 'çete' olarak ifade ettikleri cemaati oldukları yere taşıyan sizin zihniyetinizdir. Bu yapılanmayı Türkiye'nin ve dünyanın başına bela eden de maalesef ilk andan beri giriştiğiniz işbirliğinizdir. Siz,  önce Trabzon'un Of İlçesi'nde, sonra da Türkiye genelinde "4 hak din vardır" şeklinde beyanlarda bulunmaya başladığınızda ise işbirliğinizi zaten ilan ettiniz.  Sayın Başbakan, doğrularınız var ancak yolunuz yanlış. Bundan sonra karşımıza çıkacak süreç dünyada oynanan oyunların Türkiye'ye hâkim olma sürecidir.   Gücünüzün varlığını izhar için milleti meydanlara topluyorsunuz. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, "bir kere daha Esad'ın zaferini" arkasındaki halk desteğine bağladı. Her fırsatta arkanızda asıl güç gördüğünüz ABD'yi hissettirerek, millete hakaret eden, kovan, ahkâm kesen sizler, içinden geçtiğiniz zor günlerde hangi millet desteğinden medet umabilirsiniz? Cemaat vasıtası ile dış güçler hile yoluna girdiler. Bu oyunun önüne geçmeniz ancak olayın tüm boyutlarını görmenize bağlıdır. Bütün bu işlerle ülke parçalanma noktasına gelmiştir. Oyunu hazırlayanlarla bir olan, Türkiye'yi bu hale getiren sizler; oyunda oyuna gelen konumunda, oyundan şikâyet eden yine sizlersiniz. Buraya kadar yaptığınız tek doğru, devlet kademelerinde kadrolaşan cemaatin aleyhinize kullandığı adamlarını tespit edip görevden almanızdır. Bu istikamette ilerlemeniz gerekir. Siz kimi, nereye, nasıl atadığınızı iyi bilirsiniz. Orduya, adalet mekanizmasına, sağlığa, eğitime, içişlerine, dışişlerine, yayın kuruluşlarına hatta Diyanet'e hülasa bütün kurum ve kuruluşlara, cemaatin kadrosunu maalesef siz yerleştirdiniz. Şimdi, Türkiye'nin çöküşünü durdurmak için bunların tamamını azletmek zorundasınız. "ABD'nin Irak politikasına sahip çıkmayın, AB çizginiz yanlış, IMF ile yol devam etmeyin, dinlerarası diyalogcularla işbirliğini bırakın" dediğimizde bizi dinlemediniz.       Devleti, milleti, orduyu, ekonomiyi düzeltip korumak istiyorsanız; bunu sağlayacak kadroların nerede olduğunu siz gayet iyi bilirsiniz.  Aksi takdirde batmaya devam ederek, Şerif Hüseyin bin Ali'nin kaderini yaşamaya mahkûmsunuz. Rahmet kapıları kapanırsa insanlar, malları, canları, her türlü varlıklarıyla denenmeye tabi tutulurlar ki, bu hali sizin ve kadrolarınızın aşacağını zannetmiyorum. Dünyanın peşinden gittiği bir çözüm varken, ne hazin tecelli ki, siz güneşten kaçıyorsunuz.