Maksat aynı metodlar değişik
Dev şirketler aracılığıyla kurulan global sömürü ağı, batı dünyasını kendi içinde dahi zaman zaman çatışma noktasına getirmektedir. AB, Amerikan Philip Morris ve RJ Reynolds sigara şirketleri hakkında Avrupa'da sigara kaçakçılığına destek sağladıkları suçlamasıyla dava açtı. Şirketler AB'nin iddialarını reddederken, AB bütçe komiseri, P. Morris ve Reynolds'ın sigara kaçakçılığına karıştığını ve bu yolla kara para aklayarak 15 AB üyesi ülkenin milyarlarca dolar mâli kayba uğramasına yol açtıklarını iddia ediyor.
1847'de küçük bir tütüncü dükkanı olarak işe başlayan P. Morris, bugün dünyanın en büyük sigara üreticilerinden biridir. 1993'de şirketin ABD sigara pazarındaki yeri % 43'lerde idi.
İnsan sağlığına son derece zararlı bir sektör olan sigara üretiminden milyarlarca dolar kâr elde eden bu şirket, AB ülkelerinde tütün kaçakçılığı işine bulaşmış mıdır bilemeyiz ancak, şirket için çalışan bilimadamları henüz 1956'da üst düzey yöneticilerine "karbonmonoksit ile nikotinin dolaşım sisteminde hasara yol açtığını" bildiriyorlardı. Ancak şirket konuya temkinli yaklaştı. Ve sigara-kanser bağlantısının "belirsiz" olduğu şeklinde açıklamalarda bulundu. Dahası P. Morris sigaranın "kansere olan etkisi" ve "bağımlılığa sebep olabileceği" hususunda yapılacak bilimsel araştırmaları desteklemeyeceğini açıkça belirtti.
Her zaman vurguladığımız gibi "küresel çıkar çarkının işlemesi" için uygulanan metoddur bu. Sigara hususunda bilimsel gerçeklerin ortaya konması ve insanların bu konuda bilinçlendirilmesi dünya çapındaki tütün üreticilerini ciddi zararlara sokabilir. Çeşitli oyunlarla bunun önüne geçmek, çıkar çarkının dönüşünü devam ettirmek için şarttır. İyi eğitimli ve sağlık bilincine sahip Amerikalılar sigarayı bırakırken, Amerikan sigara şirketleri gözlerini deniz aşırı ülkelere ve özellikle de gelişme aşamasındaki ülkelere çevirdi. Yoğun bir reklam ve özendirme kampanyası ile bu ülkeler iyi birer pazar haline getirildi.
Bu sömürüden kendini büyük ölçüde korumayı başaran ülkelerin başında Japonya'yı görüyoruz. Japonya yüksek tarifeler koyarak yabancıların Japonya'da sigara fabrikası kurmasını engelleyerek, yabancı sigaraların reklam dağıtımına türlü engeller çıkartarak kendi pazarını Japon tütün şirketine tahsis etmiştir.
İnsan sağlığına olan zararları artık bilimsel olarak da ispatlanmış olan sigaranın üreticisi dev şirketler ve küresel çıkar patronları bu yollarla büyük bir kâr elde etmektedir. Yalnız bu konuda değil, hemen her sahada bilhassa azgelişmiş ülkeler medya ve reklam kampanyalarının katkısıyla küresel birer pazar halindedir. Kendi pazarlarını sıkı bir denetim altında tutan Avrupa ülkeleri dahi, çıkarlarına ters düştüğü noktada ABD kaynaklı küresel şirketlerle çatışma noktasına gelmektedir.
Günümüz dünyasının bu hali, İngiltere ve diğer Avrupalı devletlerin 18. ve 19. yüzyıllar boyunca sömürgelerinde uyguladıkları siyaseti hatırlatmaktadır. Bilindiği gibi İngilizler kendi kumaşlarını Hindistan pazarında rakipsiz kılabilmek için 40 bin Hintli kumaş imalat ustasının kollarını kesmişlerdi. (Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler).
Dünden bugüne hiç bir şey değişmemiştir. Değişen sadece isimler ve metodlardır. Dünün sömürgeciliğinin adı, bugün küreselleşme olmuştur. Dün batılı devletler askerle, topla, tüfekle işgal ettikleri ülkeleri bugün uluslararası şirketler vasıtasıyla istila etmektedir. Maksat yine sömürmek, çıkar elde etmektir.
Bu itibarla sık sık vurguladığımız gibi ülkeler arası ilişkilerin çıkar hesaplarına dayalı olduğu bir dünyada, ülke olarak çıkarımızın nerede olduğunu iyi belirlemeli ve adımlarımızı bu yönde atmalıyız.
1847'de küçük bir tütüncü dükkanı olarak işe başlayan P. Morris, bugün dünyanın en büyük sigara üreticilerinden biridir. 1993'de şirketin ABD sigara pazarındaki yeri % 43'lerde idi.
İnsan sağlığına son derece zararlı bir sektör olan sigara üretiminden milyarlarca dolar kâr elde eden bu şirket, AB ülkelerinde tütün kaçakçılığı işine bulaşmış mıdır bilemeyiz ancak, şirket için çalışan bilimadamları henüz 1956'da üst düzey yöneticilerine "karbonmonoksit ile nikotinin dolaşım sisteminde hasara yol açtığını" bildiriyorlardı. Ancak şirket konuya temkinli yaklaştı. Ve sigara-kanser bağlantısının "belirsiz" olduğu şeklinde açıklamalarda bulundu. Dahası P. Morris sigaranın "kansere olan etkisi" ve "bağımlılığa sebep olabileceği" hususunda yapılacak bilimsel araştırmaları desteklemeyeceğini açıkça belirtti.
Her zaman vurguladığımız gibi "küresel çıkar çarkının işlemesi" için uygulanan metoddur bu. Sigara hususunda bilimsel gerçeklerin ortaya konması ve insanların bu konuda bilinçlendirilmesi dünya çapındaki tütün üreticilerini ciddi zararlara sokabilir. Çeşitli oyunlarla bunun önüne geçmek, çıkar çarkının dönüşünü devam ettirmek için şarttır. İyi eğitimli ve sağlık bilincine sahip Amerikalılar sigarayı bırakırken, Amerikan sigara şirketleri gözlerini deniz aşırı ülkelere ve özellikle de gelişme aşamasındaki ülkelere çevirdi. Yoğun bir reklam ve özendirme kampanyası ile bu ülkeler iyi birer pazar haline getirildi.
Bu sömürüden kendini büyük ölçüde korumayı başaran ülkelerin başında Japonya'yı görüyoruz. Japonya yüksek tarifeler koyarak yabancıların Japonya'da sigara fabrikası kurmasını engelleyerek, yabancı sigaraların reklam dağıtımına türlü engeller çıkartarak kendi pazarını Japon tütün şirketine tahsis etmiştir.
İnsan sağlığına olan zararları artık bilimsel olarak da ispatlanmış olan sigaranın üreticisi dev şirketler ve küresel çıkar patronları bu yollarla büyük bir kâr elde etmektedir. Yalnız bu konuda değil, hemen her sahada bilhassa azgelişmiş ülkeler medya ve reklam kampanyalarının katkısıyla küresel birer pazar halindedir. Kendi pazarlarını sıkı bir denetim altında tutan Avrupa ülkeleri dahi, çıkarlarına ters düştüğü noktada ABD kaynaklı küresel şirketlerle çatışma noktasına gelmektedir.
Günümüz dünyasının bu hali, İngiltere ve diğer Avrupalı devletlerin 18. ve 19. yüzyıllar boyunca sömürgelerinde uyguladıkları siyaseti hatırlatmaktadır. Bilindiği gibi İngilizler kendi kumaşlarını Hindistan pazarında rakipsiz kılabilmek için 40 bin Hintli kumaş imalat ustasının kollarını kesmişlerdi. (Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler).
Dünden bugüne hiç bir şey değişmemiştir. Değişen sadece isimler ve metodlardır. Dünün sömürgeciliğinin adı, bugün küreselleşme olmuştur. Dün batılı devletler askerle, topla, tüfekle işgal ettikleri ülkeleri bugün uluslararası şirketler vasıtasıyla istila etmektedir. Maksat yine sömürmek, çıkar elde etmektir.
Bu itibarla sık sık vurguladığımız gibi ülkeler arası ilişkilerin çıkar hesaplarına dayalı olduğu bir dünyada, ülke olarak çıkarımızın nerede olduğunu iyi belirlemeli ve adımlarımızı bu yönde atmalıyız.
Editörün Seçtikleri