Kürtaj
Suriye’de Humus kentinin Huvla köyünde meydana gelen saldırıda 49’u çocuk 108 sivilin hayatını kaybettiğinden bahsediliyor.
Ancak basına yansıyan bu haber, Irak’ta meydana gelen bir çatışmanın görüntüleri üzerine kurgulanmış bir uydurmadır.
BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan ise, Şam’da Suriye lideri Esad ile bu konuyu görüşmek için bir araya geldi.
Kofi Annan, olayla ilgili yaptığı açıklamada, “acımasız saldırının sorumlusu hesap vermeli” dedi.
ABD ve AB kaynaklarına göre sorumlu Suriye ordusudur.
Yani, işgal güçleri uydurma da olsa her haberi bahane ederek Esad yönetimini köşeye sıkıştırmaya uğraşmaktadır.
Huvla görüntülerini yayınlayan haber kanalları, aynı vakitlerde NATO’nun Pakistan’da vurduğu sivilleri de ekranlara taşımakta idi.
Ve bu görüntüler gerçekti.
NATO kuvvetleri, Kosova konusu dışındaki pek çok meselede özellikle Müslüman coğrafyada aktif rol oynamıştır.
Binlerce sivilin NATO askerlerince öldürüldüğü tarihi vakıadır.
Bunun yanında “demokrasi gelmeli” gerekçesi ile Ortadoğu’da meydana gelen işgal harekatlarında da binlerce sivil halk işgal kuvvetleri eli ile can vermiştir.
Libya’da durum böyledir. Libya’ya yapılan müdahale Türkiye’den, İzmir’deki NATO üssünden kalkan uçaklar vasıtası ile şekillenmiştir.
Suriye’de de durum bundan farksız değildir. Bir yılı aşkın süredir direnen Suriye halkı her yol denenerek Esad yönetimine karşı ayaklandırılmaya çalışılmış, bu esnada dış güçler tarafından çıkarılan çatışmalarda yine yüzlerce sivil hayatını kaybetmiştir.
Tunus’ta, Mısır’da demokratik işgal pek çok sivilin canını almıştır.
Geçmişte Bosna buna örnektir.
Demek ki, Batı medeniyet ve demokrasi getirirken, aslında bir soykırım yapmakta, girdiği yerlerde yönetimleri değiştirdiği gibi sivilleri de yok etmektedir.
Bugün ise, “kürtaj yapılarak öldürülen bebeklerin bombalar altında can verenlerden farksız olduğunu” söyleyenler vardır.
Birinde kişi kendi canından bir parçanın yaşam hakkına son vermektedir. Diğerinde canını almaya hakkı olmadığı kişiyi öldürmektedir.
Öyleyse yukarıda saydığımız vahşeti bilerek veya bilmeyerek desteklemenin, yapılmaması tavsiye edilen kürtajdan nasıl bir farkı olabilir?
Bu, kürtajdan binlerce defa vahim ve elimdir.
NOT: Pazartesi günü yayınlanan yazımızda sözünü ettiğimiz Mehmet Ali Talat bey değil KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu idi.
Ancak basına yansıyan bu haber, Irak’ta meydana gelen bir çatışmanın görüntüleri üzerine kurgulanmış bir uydurmadır.
BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan ise, Şam’da Suriye lideri Esad ile bu konuyu görüşmek için bir araya geldi.
Kofi Annan, olayla ilgili yaptığı açıklamada, “acımasız saldırının sorumlusu hesap vermeli” dedi.
ABD ve AB kaynaklarına göre sorumlu Suriye ordusudur.
Yani, işgal güçleri uydurma da olsa her haberi bahane ederek Esad yönetimini köşeye sıkıştırmaya uğraşmaktadır.
Huvla görüntülerini yayınlayan haber kanalları, aynı vakitlerde NATO’nun Pakistan’da vurduğu sivilleri de ekranlara taşımakta idi.
Ve bu görüntüler gerçekti.
NATO kuvvetleri, Kosova konusu dışındaki pek çok meselede özellikle Müslüman coğrafyada aktif rol oynamıştır.
Binlerce sivilin NATO askerlerince öldürüldüğü tarihi vakıadır.
Bunun yanında “demokrasi gelmeli” gerekçesi ile Ortadoğu’da meydana gelen işgal harekatlarında da binlerce sivil halk işgal kuvvetleri eli ile can vermiştir.
Libya’da durum böyledir. Libya’ya yapılan müdahale Türkiye’den, İzmir’deki NATO üssünden kalkan uçaklar vasıtası ile şekillenmiştir.
Suriye’de de durum bundan farksız değildir. Bir yılı aşkın süredir direnen Suriye halkı her yol denenerek Esad yönetimine karşı ayaklandırılmaya çalışılmış, bu esnada dış güçler tarafından çıkarılan çatışmalarda yine yüzlerce sivil hayatını kaybetmiştir.
Tunus’ta, Mısır’da demokratik işgal pek çok sivilin canını almıştır.
Geçmişte Bosna buna örnektir.
Demek ki, Batı medeniyet ve demokrasi getirirken, aslında bir soykırım yapmakta, girdiği yerlerde yönetimleri değiştirdiği gibi sivilleri de yok etmektedir.
Bugün ise, “kürtaj yapılarak öldürülen bebeklerin bombalar altında can verenlerden farksız olduğunu” söyleyenler vardır.
Birinde kişi kendi canından bir parçanın yaşam hakkına son vermektedir. Diğerinde canını almaya hakkı olmadığı kişiyi öldürmektedir.
Öyleyse yukarıda saydığımız vahşeti bilerek veya bilmeyerek desteklemenin, yapılmaması tavsiye edilen kürtajdan nasıl bir farkı olabilir?
Bu, kürtajdan binlerce defa vahim ve elimdir.
NOT: Pazartesi günü yayınlanan yazımızda sözünü ettiğimiz Mehmet Ali Talat bey değil KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu idi.
Editörün Seçtikleri