info@profdrhaydarbasenstitusu.org

İran örneği
08/01/2012 Köşe Yazısı 127
Avrupa ülkeleri ve ABD, İran’a karşı ekonomik yaptırımlardan bahsediyor. Ancak İran’ın ayakları üzerinde duran bir ekonomisi var ve tehditler onu etkileyeceğe benzemiyor.
İran, dünyanın en büyük 18. ekonomisine sahip. Ticaretini bölge ülkeleri ve daha çok da Asya ülkeleri ile yapıyor. İthalat yaptığı ülkelerin başında yüzde 15 ile Birleşik Arap Emirlikleri geliyor. Bunu yüzde 14.5 ile Çin takip ediyor.  
Almanya, Belçika, İtalya, ispanya ve Fransa ile de ticari ilişkileri olmasına rağmen, bunlar İran’ın ekonomisini etkileyecek düzeyde değiller. Bu sebeple İran, “ambargo bizi etkilemez” açıklamasında bulunmuştur.
Ekonomik ambargo, küresel düzende devletlerin önüne konan tehdit unsurlarının başında gelmektedir. Karşılıklı menfaat dengesine göre belirlenen devletlerarası hukukta milli ekonominin önemi de buradadır.  
Almanya’da yapılan 3. Uluslararası Milli Ekonomi Modeli kongresinde Prof. Dr. Martin Maier, Mili Ekonomi Modeli’nin şu yönünü dile getirmiştir: “Küresel sermayenin sınır ötesi serbestisi milli ekonomileri tehdit ederek, bağımsızlıklarını tehdit ederek onları tehlikeye atmaktadır. Ülkelerin bu küresel tuzaktan kurtulabilmeleri için Milli Ekonomi Modeli’ni bir şans olarak görüyorum.”
Biz, milli bir ekonomi modeli derken ülke kaynaklarını kendisi değerlendiren ve ekonominin her sahasında milli bir sistemden bahsediyoruz.
Uluslararası ilişkilerde, devletler ile kurulacak birliktelikler için belirlenen temel faktör “menfaatlerin azami ölçüde korunması” olmalıdır. Dikkat edilirse İran bunu başarmıştır. Ülkesi üzerinde hesabı olmayan ülkelerle bağlarını güçlendirmiş, tehdit unsurlarını en aza indirmiştir. Bugün yaşadığı gibi kendine yönelen bir gözdağı durumda resti çekebilmektedir.
Türkiye’de ise durum tam tersinedir. BOP’un ve Arap Baharı’nın mimarı ülkeler ile her türlü ticari ilişkimizi sürdürdüğümüz gibi; onların talepleri ile şekillenen bir devlet iradesi söz konusudur.
2006 yılındaki İlerleme Raporunda AB’nin ekonomik taleplerinin yerine getirilmesi ile ilgili olarak memnuniyetler şöyle dile getirilmiştir:
Merkez Bankasının bağımsızlığı ve kamu finansmanının merkez bankası tarafından yapılmasının yasaklanması olumlu adımlardır.”
“Piyasa düzenleme işlevi, bağımsız düzenleyici kurullara devredilecektir. Kamu ihaleleri, RTÜK, bankacılık, enerji, telekomünikasyon, tütün ve şeker gibi alanlarda bağımsız kurullar oluşturulmuştur.” (2003 tarihli ulusal program)
“2002 yılı itibariyle özelleştirme kapsamında devlet, petrol dağıtımı, hayvan yemi, süt ürünleri, havaalanı yer hizmetleri ve çimento işinden çekilmiştir.” (2003 tarihli Ulusal Program )
“Sermaye hareketlerinin tam serbestisi sağlanacaktır.”( 2003 tarihli program )
Türkiye’de özelleştirme adı altında pek çok sektörden devlet elini çekmiştir. Yabancı sermayenin bankalardan mevduatı bir anda yurt dışına aktarması bugün Türk ekonomisinin batması demektir.
Stratejik önemi ile her an tehdit altındaki Türkiye’nin İran’dan örnek alması ve üzerimizde hesabı olmayan devletlere yönelmesi şarttır.   
Bu manada, Türk Cumhuriyetleri, Türk - İslam dünyası ve Uzakdoğu ülkeleri ile ilişkilerimiz geliştirilmelidir.