info@profdrhaydarbasenstitusu.org

İkinci hamle ekonomiye
12/03/2015 Köşe Yazısı 120
Hakan Fidan ile hem AKP'ye, hem seçmene oynayan Sayın Erdoğan, ikinci hamleyi Merkez Bankası Başkanı üzerinden gerçekleştiriyor. Davutoğlu'nun ABD'de finans çevreleri ile yaptığı ve Batı basının da 'umduğunu bulamadı' başlıklarıyla verdiği gezinin hemen ardından gelen Başçı-Erdoğan görüşmesi, siyasetten sonra ekonomide de Erdoğan ağırlığını hissettirme çabasıdır.Oysa son günlerin gündemi dövizin yükselişinde ne Erdoğan'ın söylemlerinin, ne de Merkez Bankası Başkanı'nın pasifliğinin bir etkisi olmuştur. Doların seyri karşısında Merkez Bankası sakin davranmakla doğru yapıyor yorumunda bulunanlar da ifade etmeliyiz ki, ekonomiden anlamıyor.Zira Türkiye'nin kendine ait bir parası yoktur. Bugün piyasada, sizin bizim cebimizde olan para, Hard Currency'ler karşılığında borç alınarak Merkez Bankası'nın kasasına konulan dövizin karşılığı olan paradır.Paranın olmadığı yerde onun idaresinden de bahsedilemez.  Başbakanlık, "Hükümetimiz büyüme hedefi doğrultusunda yeni bir paket açıklayacak" sonucuna vardığı bir ekonomi toplantısını daha bitirdi.Hangi büyüme hedefine destek için nasıl bir paket?Bu çabalarda Erdoğan'ın seçim öncesi yatırımları gibi seçmene göz boyamadan başka bir çaba değildir. Türkiye'de borcu borçla kapama şeklinde devam eden ekonomi sistemi değişmediği sürece, yatırımdan, sanayiden hele hele büyümeden söz edilemez.Ekonominin düzelmesi ise hiç ağza alınamaz.Biz, 22 Mart'ta Uluslararası Milli Ekonomi Kongresi'ni (MEM) İstanbul'da düzenliyoruz.Ekonomide iyileşme konusunda samimi iseler, hükümet yetkililerini bu toplantıda aramızda görmek isteriz. Tüm dünya kapitalist sistemin kamburunu üzerinden atmaya çalışırken, koltuk hamaseti ile Milli Ekonomi Modeli'ni görmezden gelmek büyük bir aymazlıktır.Rus lider Putin, son Türkiye ziyaretinde milli paralarla ticareti tavsiye ettiğinde bize ait tezin bir kuralını hatırlatmıştı. "Allah seni namerde mahkûm etmesin" diyen Davutoğlu, eğer paranın kontrolünü ele almak istiyorsa, felsefi bir yönetim tarzından vazgeçerek dünyanın uyguladığı modelimize 'evet' demek zorundadır.