info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Hz. Muhammed Mustafa (sav)
15/04/2014 Köşe Yazısı 103
Kutlu Doğum Haftası'nı idrak ediyoruz. Bu hafta boyunca Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed Efendimizi anmak, tanımak maksadıyla O'nu kaleme alacağız. Cenab-ı Hakk'ın ruh olarak yarattığı ilk insan olan Resul-i Ekrem, maddi manada bu âlemi peygamber olarak şereflendiren son kişidir. "Sen olmasaydın bu âlemi yaratmazdım" övgüsüne mazhar olan Peygamberimiz, sebeb-i hilkattir. Bu sebeple ona Fahr-i Âlem demekteyiz. O sadece asi ve mücrimlerin şefii olmayıp, veli ve nebilerin de şefiidir. Bu yönüyle ona "Şefi-i Rûz-i Ceza" denilmektedir. Hatemü'l Enbiya olan Peygamberimizin, Hakk'ı gösteren ayna olmasıyla da adı Mir'atü'l-Hakk'dır. O bir âlemdir. O âlemden Hakk görülür, Hakk'a gidilir. Hz. Peygamber (sav), kemali ile mutlak insan-ı kâmildir yani varlıktan soyunup yoklukta Hak ile olmak onda doruk noktadadır. Hz. Resul (sav) her hali ile Hakk'ı zikirle meşguldür. O'nun zikri hem hafi, hem cehri, hem de halidir. İnsanlık tarihinde Hz. Peygamber'e kadar hayatının her safhası belgelerle sabit ve açık bir kişi görülmemiştir. Yine Resul-i Ekrem Efendimize kadar, getirdiği ilahi prensipleri hayatına aynen geçirebilen ve yaşayışı ile örnek olan ikinci bir kişi de gelmemiştir. Bu bakımdan Peygamberimiz Canlı Kuran'dır. Yani mücerret hakikatler O'nda müşahhas misallere dönüşmektedir. Cenab-ı Hakk, "O, hevadan konuşmaz. Söylediği şey, kendisine vahyedilenden başka bir şey değildir" buyurmuştur. Hz. Peygamber'in sözleri mutlak hükümdür, inkârıysa küfürdür. Her peygamber ve velinin arzulayıp yükselmek istediği en üstün makamlara ve hatta Cemalullah'ı müşahadeye, mükalemeye yükselen tek seçilmiş nebi Peygamberimiz Hz. Muhammed'dir (sav). Bu yönüyle O; Halilullah'tır, Habibullah'tır, Kelimullah'tır. Mübarek vücutları Hakk'a nispet kokuları taşırdı. Kuran-ı Kerim'de, Cenab-ı Hakk'ın "İnsanların kendi elleriyle kazandıkları (günahlar) yüzünden karada ve denizde fesat çıktı" (Rum, 41) buyurarak ikaz ettiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu ikaz ilk yapıldığında fesadın önüne geçen Allah Resulü ile ve O'nun devr-i saadetlerinde âlem aydınlanmıştı. O'nun dönemi Asr-ı Saadet oldu. Nur asrı oldu. Zaman, mekân, insanlık O'nun hürmetine şereflendi. Kur'an-ı Kerim'in evrenselliği ve Hz. Peygamber'in gelmiş ve gelecek nesillere gönderildiği dikkate alındığında ellerimizle yaptığımız günahlar halen devam etmekte?  Bugünse İslam ile insanımız arasındaki bağlar koparılmıştır. İnkâr edilemez bir hakikat, çağımız İslam'a, O'nun müşahhas örneği Hz. Muhammed Mustafa'ya ve onunla tüm bağlarımızı kuracak kâmil insanlara muhtaçtır.  Oysa milenyum adı verilen dönemle birlikte önce Hz. Muhammed Efendimiz devreden çıkarılmak istendi. Materyalist bir mantıkla anlatılmak istenen hayatında, insanları İslam dairesine sokmak için gösterdiği mucizeleri tabiat kanunlarının gereği gibi takdim edilmiş; mübarek hadislerinin sıhhati tartışmaya açılmış, hatta kendisinden bugüne 100 tane hadis kaldığı yalanı dahi uydurulmuştur. İşler, Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan Muhammedür Resulullah'ın yok sayılmasına kadar götürülmüştür. İslam'ın iki temelinden biri olan Hz. Peygamber'in yok farz edilmeye çalışıldığı bir yerde elbette onun varislerinin adı bile geçmeyecektir.  Elimizle kazandığımız günahların, maddi ve manevi hayatta yaşadığımız çöküntünün temeli, asrımızda âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah'ın varislerinin azalması ve beşerin Varis-i Resulullah'a ters düşmesidir. Fahr-i Âlem Efendimiz, "Bu ümmet içerisinde kırk kişi İbrahim meşrebi üzerinde, yedi kişi Musa meşrebi üzerinde, üç kişi İsa meşrebi üzerinde, bir kişi de Benim meşrebim üzerinde bulunur. Bunlar mertebelerine göre insanlığın efendisidir" buyurmuştu.  Peygamberimizin belirttiğine göre, bunlar ile yağmur yağdırılır. Allah bunlar vasıtasıyla belayı defeder. Bunlar hürmetine insanları rızıklandırır. Hz. Abdülkadir Geylani, Hacı Bayram-ı Veli, Dede Osman Avni Baba, Hacı Muhammed Baba, Hacı Mustafa Hayri Baba böylesi kâmillerdendir. Sünnetullah gereği Nur-i Muhammedi günümüzde insanlığa bu vesile ile ulaşır.                 İntihar vakalarının, cinayetlerin, cinnetlerin günden güne arttığı; hırsızlığın, gaspın, tecavüzlerin geçim yolu olduğu bugün insanlık İslam'a, O'nun müşahhas örneği Hz. Muhammed Mustafa'ya ve bugün Peygamberimiz'le köprü mesabesindeki kâmil insanlara muhtaçtır.