Hayvancılık sektörü ve sorunları
IMF tavsiyeleri doğrultusunda uygulanan yanlış politikalar neticesi zarar gören sahalardan biri de hayvancılık sektörüdür. Yurtdışına et ihraç edebilecek bir ülke konumundayken ne yazık ki IMF'nin verdiği fikirlerle, "et ithal eder" bir noktaya geldik.
Şurası bir gerçektir ki et ve süt gruplarını da içine alan hayvancılık bir ülke için en önemli alanlardan biridir. Uyguladığımız programlarla sübvansiyonları ve teşvikleri kaldırmamız bu hayvancılık sektörünün belinin bükülmesine sebep olmuştur. Bizde durum bu noktada iken Avrupa ülkeleri ve ABD'nin, hayvancılık alanında bize tavsiye ettiklerinden çok farklı yöntemler takip ettiklerini görüyoruz.
Amerikan Tarım Yasası sütten ete bir çok ürün grubunun ithalatına kısıtlama getirmekte ve özel gümrük vergileri uygulamaktadır.
Biz ise, AB'nin ihracat sübvansiyonları ile desteklenen hayvan ve hayvansal ürünlerini ithal etmek suretiyle çiftçimizin, hayvancımızın, üreticimizin para kazanmasına mani olmaktayız.
O halde yapılması gereken nedir? Öncelikle her alanda olması gerektiği gibi, hayvancılıkta da bir milli anlayışın hakim olması lazımdır.
1) Hayvancılığın geliştirilmesi için milli hayvancılık politikası oluşturulmalıdır.
2) Hayvan üreticilerine damızlık ve yavru verilerek hayvan üretimi ayağa kaldırılmalıdır.
3) Devlet üretme çiftlikleri kurularak, hayvancılıkta modern teknikler özendirilmelidir.
4) Hayvancılığımızı yok eden ve salgın hayvan hastalığı riski taşıyan ithal et uygulamasına son verilmelidir.
5) Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde et, üst ve deri sektöründe, entegre tesislerle sanayi dalları kurulmalıdır.
6) Kooperatifleşme çalışmalarına önem verilmelidir.
7) Hayvansal ürünler tüketicinin kullanacağı son mamul haline getirilerek satılmalıdır.
8) Hayvan üreticisi oluşabilecek salgın hastalıklara karşı korunmalıdır.
Balıkçılık sektörü
Üç tarafı denizlerle kaplı bir ülke olarak akarsu ve göllerimizin zenginliğini de düşünürsek, bu değerlerimizin kıymetini bilemediğimiz hakikati ortaya çıkmaktadır. Bu sektörden istenilen verimlilik elde edilememekte ve planlı organizasyonlar kurulamamaktadır. Bu maksatla:
. Balıkçılık sektörüne alet ve ekipman sağlanmalı,
. Deniz ürünlerinin anında değerlendirilmesi için konserve ve ürün paketleme tesisleri kurulmalı,
. Balık cinsleri, yavrulama dönemlerinde avlanma yasağı ile korunmalı,
. Akarsu yataklarına yakın bölgelerde alabalık vb. tatlı su balıklarının üretimi desteklenmelidir.
Ayrıca hayvan üreticilerine sosyal güvence ve emeklilik hakları sağlanmalı ve hayvan ırkları ıslah edilerek verimlilik yakalanmalıdır.
Kanatlı hayvan yetiştiriciliği
Bu alanda geniş çaplı yatırımlar yapılmıştır. Ancak asıl mesele büyük oranda dışa bağımlı bir üretim gerçekleştirilmiş olmasıdır. Et ve yumurta tavuğunda yetiştirilen ırklar hep dışa bağımlıdır. Aynı zamanda üreticinin en önemli maliyet gideri olan ve kümes hayvanlarının beslenmesinde kullanılan yem hammaddelerinin büyük bölümü dolara endekslidir.
Netice olarak her alanda olduğu gibi hayvancılık sahasında da "dışa bağımlı"lıktan tamamen uzaklaşılması ve her şeyiyle milli bir anlayışın hakim olması, bu sektörün kalkınması için şarttır.
Şurası bir gerçektir ki et ve süt gruplarını da içine alan hayvancılık bir ülke için en önemli alanlardan biridir. Uyguladığımız programlarla sübvansiyonları ve teşvikleri kaldırmamız bu hayvancılık sektörünün belinin bükülmesine sebep olmuştur. Bizde durum bu noktada iken Avrupa ülkeleri ve ABD'nin, hayvancılık alanında bize tavsiye ettiklerinden çok farklı yöntemler takip ettiklerini görüyoruz.
Amerikan Tarım Yasası sütten ete bir çok ürün grubunun ithalatına kısıtlama getirmekte ve özel gümrük vergileri uygulamaktadır.
Biz ise, AB'nin ihracat sübvansiyonları ile desteklenen hayvan ve hayvansal ürünlerini ithal etmek suretiyle çiftçimizin, hayvancımızın, üreticimizin para kazanmasına mani olmaktayız.
O halde yapılması gereken nedir? Öncelikle her alanda olması gerektiği gibi, hayvancılıkta da bir milli anlayışın hakim olması lazımdır.
1) Hayvancılığın geliştirilmesi için milli hayvancılık politikası oluşturulmalıdır.
2) Hayvan üreticilerine damızlık ve yavru verilerek hayvan üretimi ayağa kaldırılmalıdır.
3) Devlet üretme çiftlikleri kurularak, hayvancılıkta modern teknikler özendirilmelidir.
4) Hayvancılığımızı yok eden ve salgın hayvan hastalığı riski taşıyan ithal et uygulamasına son verilmelidir.
5) Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde et, üst ve deri sektöründe, entegre tesislerle sanayi dalları kurulmalıdır.
6) Kooperatifleşme çalışmalarına önem verilmelidir.
7) Hayvansal ürünler tüketicinin kullanacağı son mamul haline getirilerek satılmalıdır.
8) Hayvan üreticisi oluşabilecek salgın hastalıklara karşı korunmalıdır.
Balıkçılık sektörü
Üç tarafı denizlerle kaplı bir ülke olarak akarsu ve göllerimizin zenginliğini de düşünürsek, bu değerlerimizin kıymetini bilemediğimiz hakikati ortaya çıkmaktadır. Bu sektörden istenilen verimlilik elde edilememekte ve planlı organizasyonlar kurulamamaktadır. Bu maksatla:
. Balıkçılık sektörüne alet ve ekipman sağlanmalı,
. Deniz ürünlerinin anında değerlendirilmesi için konserve ve ürün paketleme tesisleri kurulmalı,
. Balık cinsleri, yavrulama dönemlerinde avlanma yasağı ile korunmalı,
. Akarsu yataklarına yakın bölgelerde alabalık vb. tatlı su balıklarının üretimi desteklenmelidir.
Ayrıca hayvan üreticilerine sosyal güvence ve emeklilik hakları sağlanmalı ve hayvan ırkları ıslah edilerek verimlilik yakalanmalıdır.
Kanatlı hayvan yetiştiriciliği
Bu alanda geniş çaplı yatırımlar yapılmıştır. Ancak asıl mesele büyük oranda dışa bağımlı bir üretim gerçekleştirilmiş olmasıdır. Et ve yumurta tavuğunda yetiştirilen ırklar hep dışa bağımlıdır. Aynı zamanda üreticinin en önemli maliyet gideri olan ve kümes hayvanlarının beslenmesinde kullanılan yem hammaddelerinin büyük bölümü dolara endekslidir.
Netice olarak her alanda olduğu gibi hayvancılık sahasında da "dışa bağımlı"lıktan tamamen uzaklaşılması ve her şeyiyle milli bir anlayışın hakim olması, bu sektörün kalkınması için şarttır.
Editörün Seçtikleri