info@profdrhaydarbasenstitusu.org

BOP'un bahanesi demokrasi
15/08/2013 Köşe Yazısı 83
Darbe ile iktidarı değiştirilen Mısır, darbecilerin katliamları ile bir kez daha dünya gündeminde.Binlerce sivilin öldürüldüğü olaylar, ne yazık ki halen demokrasi açısından değerlendirilmekte. Oysa Mısır'da veya daha öncesinde Tunus ve Libya'da yaşananların demokrasi ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.Zira demokrasi beşeri bir tanımdır. Batının ortaya attığı bu tanımın, menfaatlere ve şartlara göre değişmesi ve değiştirilmesi tabidir.Bu sebeple, kan akıtarak elde edilen başarıları demokrasinin vücut bulması için gerekli adımlar olarak duyuyoruz. Malum, 2000'li yılların başında sömürü düzeni globalleşme adı ile yeni bir şekil kazanmış ve bu yeni düzenin uygulamasında demokrasi öne çıkarılmıştır. İnsan hakları ile de desteklenen demokratik düzen, maalesef sömürünün ve kaynaklara ulaşımın bahanesi olmuştur. İnsanlara hak vermek adına, insanlığın en temel hakkı yaşam hakkı gasp edilmektedir. Dünyada özellikle Mısır'da yaşanan son olaylara da bu pencereden bakıldığında, darbenin ve sonrasındaki katliamın BOP'un bir parçası olduğu görülecektir.Mübarek ve Mursi bu projenin gereği olarak devreye konulmuş ve devreden çıkarılmıştır.Uzun zamandan beri İslam dünyasında vuku bulan olaylar BOP'un hayata geçiş tarzıdırBu coğrafyada hiçbir olay kendi başına bağımsız bir hadise olmayıp, mozaiğin taşlarıdır.Tunus, Cezayir, Libya, Mısır ve hatta Türkiye, BOP'a göre yapılması gerekenleri bilerek veya bilmeyerek hayata geçirmektedir.Kimi demokratik yolla, kimi darbe ile kimi de demokratik açılım yolu ile uygulama dönemine girmiştir.İnsan hakları, demokrasi adıyla sunulan bu uygulamalar ne insan hakları ile ne de demokrasi ile uzaktan yakından alakası olmayan hadiselerdir.Ortadoğu'da cereyan eden olayları BOP çerçevesinden değerlendirmedikten sonra hadiseleri tahlil etmek ve samimiyetle çaresini bulmak asla mümkün değildir.Colin Powell geçmişte, İslam dünyasını ziyaret ederken bugün yaşanan tabloyu şöyle ifade etmiştir: "Biz bundan sonra elde etmek istediğimiz coğrafyaları silahlı güçlerimizle kazanmayacağız. Girmek istediğimiz yerlerin insanını kendi tarafımıza alarak eylemleri, o ülkenin insanına yaptırma dönemine gireceğiz."İslam dünyasında günümüzde yaşanan kaos işte budur. Dikkat edilirse ABD'nin bu ülkelere direkt müdahalesi olmamasına rağmen, çıkan olayların tamamında Birleşik Devletler'in parmağı vardır.Çünkü Müslüman coğrafyada ABD yararına insanlar kazanılmış, bu insanlar, ülkelerinde kendi insanının karşısına çıkartılmıştır.Ne İslam dünyası ne de Türkiye bu hastalığın manasını teşhis edememiş, onun için de tedavi noktasında hayırlı bir sonuç alamamıştır.Yapılması gereken, bu coğrafyaların varlık sebebi olan istiklal ve istikbalini teminat altına alan bağımsızlık anlayışının hayata geçirilmesidir. Gizli elin, bölme ve parçalama projelerine dur denilmesidir.Sen hem ülkenin bölünmesine çanak tutacaksın, batının dediğini noktası virgülüne kadar hayatına geçireceksin; hem de milli devletten, milli varlıktan ve çıkardan bahsedeceksin?Bu, ABD projesinin bir parçası olduğu halde kendini halen milli düşüncede göstererek milleti kandırmaktan başka bir şey değildir. Mısır ve Türkiye'deki olayların tamamı BOP'un hayata geçiş tarzıdır. Sadece yöntemleri farklıdır. Biri demokratik yolla, diğeri de darbe ile olmuştur?Allah ayıkan, ders alan kullarından eylesin.