info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Bankalara borçlu yaşıyoruz
15/11/2012 Köşe Yazısı 94
Suriye konusu, başkanlık sistemi, idam cezasının kaldırılması ve açlık grevleri arasındaki kısır gündemi yaşayan Türk milletinin asıl meselesi evine ekmek götürme derdidir.
Geçtiğimiz hafta hükümete 10 maddelik talep listesi ileten şehit ailelerinin isteklerinin neredeyse tamamı ekonomik sıkıntılarının halline yönelikti.
Son açıklanan rakamlara göre bugün vatandaşlarımızın kredi kartı borcu 70 milyar TL’ye baliğ oldu.
Çoktan 250 milyar TL’yi aşan vatandaşların bankalara olan şahsi borçlarının takriben 100 milyar TL’si de tüketici kredilerinden oluşmaktadır.
Bu tabloya göre Türk halkı her şeyi ile bankalara borçludur.
Kapitalist sistemin bir gereği olarak paranın belli ellerde tekelleşmesi, gelir dağılımında ciddi bir adaletsizliğe neden olmuştur. Faiz kanalı ile stoklaşma, piyasada herkesin ihtiyaç duyduğu bir ortamda kişilerin üretim ve tüketim için gerekli paraya ulaşamaması demektir.
Para bugün ulaşılamaz bir nesne haline gelmiştir.
Devletlerin vazifesi, parayı tabanın kullanımına ulaştırmak ve adil bir gelir dağılımını temindir.
Devletler, senyoraj hakkını kullanarak emisyon hacmini arttırmak sureti ile ülke içinde yeterli paranın bulunmasına imkan sağlamalıdır. Emisyon hacminin arttırılması, proje mukabili üretimi teşvik edeceği gibi, sosyal devlet olmanın bir gereği tüketici kesimin güçlenmesini de sağlayacaktır.
Milli Ekonomi Modeli’nde, vatandaşlık maaşı verilmesi, ev hanımlarının emekli edilmesi, yeni doğan her çocuk ile işsizlere ve kimsesizlere maaş bağlanması, öğrencilere karşılıksız burs verilmesi, emekli, dul ve yetimlerin aylıklarından kesintilerin kaldırılması, çiftçilerden vergi alınmaması, geliri 100 bin TL’ninn altındaki kesimden vergi alınmaması, KOBİ’lere ve esnaf kesimine faizsiz  uzun vadeli kredi imkanı, sanayiciye proje mukabili faizsiz kredi imkanı sağlanması sosyal devlet olmanın bir gereğidir.
Bu sayede dar gelirli gruplara doğrudan gelir desteği sağlanacak, tüketim kabiliyeti olmayan kesimlere ihtiyaçlarını karşılama fırsatı verilecektir. Bu destekler, eksik talebi tamamlayacak, gelir dağılımında dengeyi de oluşturacaktır.
Bugün ellerinde pazardan ihtiyaçlarını alacak parası olmadığı için bankaların dağıttığı plastik para ile hayatını idame ettiren alt gelir grubu ile yüksek gelir düzeyindekiler arasında hayat standartlarında büyük uçurumlar söz konusudur. Sosyal devlet anlayışı, fertler arasındaki servet ve gelir uçurumunu da kapatmaya yardımcıdır.
Geliri 100 bin TL’nin altında olanlardan vergi alınmaması da, sosyal devlet anlayışı ile beraber uygulandığında dar gelirli kesim iki açıdan desteklenmiş olacaktır. Ancak uygulanan kapitalist sistemle bunların gerçekleşmesi söz konusu olamaz.
Milli Ekonomi Modeli’nde yer alan senyorajın devreye koyulması kuralı ve sosyal devlet projeleri hayata geçirilmeden milletin bankalara olan borcunun bitmesine imkân yoktur.