AB çökerken bile Türkiye'yi istemiyor
AB ülkeleri 2011 senesini ciddi borç rakamları ile kapattılar. 8 üye ülke iflasın eğişinde. Yunanistan, Portekiz, İspanya, Almanya, Fransa, İtalya ve İrlanda borca batmış durumda.2012 senesinde Yunanistan 44 milyar euro, İtalya 168 milyar euro, Almanya 106 milyar euro borç ödeyecek. İngiltere 2012'den itibaren AB ile yola devam etmeyeceğini açıkladı.Yapılan anketlerde Alman halkının yüzde 30'u AB'den çıkmak gerektiğini savunuyor.AB ülkeleri bunları yaşarken, Türkiye ise birlik konusunda henüz geri adım atmadı. Almanya Başbakanı Merkel geçen günlerde Türkiye'ye bu konuda bir mesaj gönderdi ve "bizim bildiğimiz Avrupa'nın sınırları Türkiye'nin Avrupa yakası ile sınırlıdır" diyerek coğrafi bir engel gerekçesi ile Türkiye'nin AB'ye alınamayacağını yineledi.Coğrafi engellerin bahane olduğu herkesçe malumdur. Türkiye gibi ciddi bir nüfus potansiyelinin AB ülkelerini korkuttuğu bir hakikattir.AB'ye tam üye bir Türkiye, Müslüman kimlikli Türk vatandaşlarının, sınırların kaldırıldığı AB ülkelerinde serbest dolaşım hakkı demektir. İş imkânlarından yararlanmaları demektir. Zaten Türk halkının AB'ye bu kadar gözü kapalı evet demesi de serbest dolaşım ve iş imkânlarından istifade içindir.AB liderleri eskiden beri Türkiye'nin AB'ye tam üye olmayacağını ifade etmektedir.Gelinen süreçte Türkiye için açılan 35 müzakere başlığından özellikle Türk halkının umudu olan başlıklar kapatılma aşamasındadır. Malların serbest dolaşımı 2006 senesinde; işçilerin serbest dolaşımı 2009'da; iş kurma hakkı ve hizmet sunumu serbestisi 2006 yılında; gümrük birliği yine Aralık 2006'da donduruldu.AB Türkiye'yi istemediğini açıkça söylediği gibi, dâhil olma sürecinde bile Müslüman Türk'e bu konuda bir ümit vermek istemiyor.AB'nin üyeleri bile ayrılmak isterken, açıkça istenmediğimiz, kimyası ve inancı farklı bir dünyaya neden ısrarla girmek için mücadele verdiğimizin izahı mümkün değildir.
Editörün Seçtikleri