AB bu haliyle de inancının mücadelesini veriyor
Avrupa Birliği (AB) dağılma sürecine girdiği bu günlerde üyeliğe yeni adaylar kabul etmeye devam etmektedir.
Temeli inanç birliğine dayalı AB’de ekonomik dengeler iyice bozulmuştur.
İtalya, ispanya, Portekiz, İrlanda, Romanya ve Macaristan ekonomileri çok zor günlerden geçmektedir. Romanya’da halk sokaklara dökülerek “AB’den ayrılalım” diye haykırmıştır. İrlanda’da, ispanya’da ve İtalya’da da benzer ayaklanmalar baş göstermektedir.
Almanya Başbakanı Merkel, Euro’nun geleceğinin tehlikede olduğunu defalarca ifade etmiştir.
Kamu borçları altında ezilen Yunanistan gözden çıkarılmış, verilen destek karşılığında ekonomi yönetimine el konmuştur. Yunanistan’da da halk sokaklara dökülmüştür. Slogan yine aynı “AB den ayrılalım…”
Tüm bu olumsuzluklara rağmen AB, yeni aday ülkelere yeşil ışık yakmaktadır.
Sırbistan’ın üyeliğe ilk adımı geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi.
Bu kabul merasiminde iki önemli nokta dikkatleri çekmektedir. Birincisi, AB’nin yeni üye kabulünü biz, bir imaj kurtarma çabası olarak değerlendiriyoruz.
Bu kabul, bünyesindeki halklara “halen birlik devam ediyor ve talep ediliyor” mesajıdır.
İkincisi ise, Sırbistan kendi iç meselelerini halledememiş bir ülke olduğu halde adaylık başvurusu işleme konmuştur. Aynı hal Kıbrıs Rum Kesimi için de geçerli idi.
Bilindiği gibi Kıbrıs Rum Kesimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile müzakereleri tamamlamadan üstelik adanın tek temsilcisi olarak AB’ye üye yapılmıştır.
Sırbistan da Kosova’nın bağımsızlık ilanını reddetmekte ve Kosova hakkında halen kendine bağlı bir bölge gibi hareket etmektedir.
Söz konusu her iki ülke de başka bir ülkenin haklarına tecavüz etmektedir.
Bu iki ülkenin, Sırbistan’ın ve Kıbrıs Rum Kesiminin Hıristiyan olduğu dikkate alındığında, AB’nin kendi kriterlerini çiğneyerek ikisine de onay vermesi gayet tabidir.
Kopenhag Kriterlerinin 4. maddesi komşularla ilişkilerin halledilmesi esasını getirir.
Ancak Müslüman Kosova ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile sorunların halli veya halledilmemesi, üyelik için bir tehlike oluşturmamıştır.
Burada yıllardır altını çizdiğimiz bir hakikat bir kez daha ispatlanmaktadır. Hıristiyan batı aslında tek millettir ve İslam âlemine karşı hangi şartlarda olursa olsun birleşmekten çekinmeyeceklerdir.
Tarihte yapılan Haçlı seferlerinin ve son Haçlı seferi olarak adlandırılan BOP’un İslam âlemine yapılan sömürü ve soykırım savaşları olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.
Ancak yapılanlar veya yapılmak istenenler boşa kürek çekmektir.
Çünkü ne Hıristiyan Sırbistan AB’nin dağılmasını engelleyebilir; ne de onu yok saymak Müslüman Kosova’nın Müslümanlığına zarar getirebilir.
AB dağılmaya bir adım daha yaklaşmıştır.
Temeli inanç birliğine dayalı AB’de ekonomik dengeler iyice bozulmuştur.
İtalya, ispanya, Portekiz, İrlanda, Romanya ve Macaristan ekonomileri çok zor günlerden geçmektedir. Romanya’da halk sokaklara dökülerek “AB’den ayrılalım” diye haykırmıştır. İrlanda’da, ispanya’da ve İtalya’da da benzer ayaklanmalar baş göstermektedir.
Almanya Başbakanı Merkel, Euro’nun geleceğinin tehlikede olduğunu defalarca ifade etmiştir.
Kamu borçları altında ezilen Yunanistan gözden çıkarılmış, verilen destek karşılığında ekonomi yönetimine el konmuştur. Yunanistan’da da halk sokaklara dökülmüştür. Slogan yine aynı “AB den ayrılalım…”
Tüm bu olumsuzluklara rağmen AB, yeni aday ülkelere yeşil ışık yakmaktadır.
Sırbistan’ın üyeliğe ilk adımı geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi.
Bu kabul merasiminde iki önemli nokta dikkatleri çekmektedir. Birincisi, AB’nin yeni üye kabulünü biz, bir imaj kurtarma çabası olarak değerlendiriyoruz.
Bu kabul, bünyesindeki halklara “halen birlik devam ediyor ve talep ediliyor” mesajıdır.
İkincisi ise, Sırbistan kendi iç meselelerini halledememiş bir ülke olduğu halde adaylık başvurusu işleme konmuştur. Aynı hal Kıbrıs Rum Kesimi için de geçerli idi.
Bilindiği gibi Kıbrıs Rum Kesimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile müzakereleri tamamlamadan üstelik adanın tek temsilcisi olarak AB’ye üye yapılmıştır.
Sırbistan da Kosova’nın bağımsızlık ilanını reddetmekte ve Kosova hakkında halen kendine bağlı bir bölge gibi hareket etmektedir.
Söz konusu her iki ülke de başka bir ülkenin haklarına tecavüz etmektedir.
Bu iki ülkenin, Sırbistan’ın ve Kıbrıs Rum Kesiminin Hıristiyan olduğu dikkate alındığında, AB’nin kendi kriterlerini çiğneyerek ikisine de onay vermesi gayet tabidir.
Kopenhag Kriterlerinin 4. maddesi komşularla ilişkilerin halledilmesi esasını getirir.
Ancak Müslüman Kosova ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile sorunların halli veya halledilmemesi, üyelik için bir tehlike oluşturmamıştır.
Burada yıllardır altını çizdiğimiz bir hakikat bir kez daha ispatlanmaktadır. Hıristiyan batı aslında tek millettir ve İslam âlemine karşı hangi şartlarda olursa olsun birleşmekten çekinmeyeceklerdir.
Tarihte yapılan Haçlı seferlerinin ve son Haçlı seferi olarak adlandırılan BOP’un İslam âlemine yapılan sömürü ve soykırım savaşları olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.
Ancak yapılanlar veya yapılmak istenenler boşa kürek çekmektir.
Çünkü ne Hıristiyan Sırbistan AB’nin dağılmasını engelleyebilir; ne de onu yok saymak Müslüman Kosova’nın Müslümanlığına zarar getirebilir.
AB dağılmaya bir adım daha yaklaşmıştır.
Editörün Seçtikleri