info@profdrhaydarbasenstitusu.org

7. Ehl-i Beyt Sempozyumu
29/09/2013 Köşe Yazısı 118
Geçen hafta sonu sizlere Giresun'dan seslendik, önümüzdeki hafta, Uluslarası Ehl-i Beyt sempozyumlarından 7.'sini gerçekleştirmek maksadıyla Bursa'da olacağız. Velayet yolu Ehl-i Beyt'in ve ona karşı oluşan bidat akımlarının değerlendirileceği bu organizasyon; Irak'tan, İran'dan, Azerbaycan'dan, Tanzanya'dan, Tataristan'dan, Bosna - Hersek'ten, Kosova'dan teşrif edecek misafirlerimizin protokol konuşmaları ile açılacak, dedelerimizin selamlamaları ile devam edecek.  Ehl-i Beyt'in İslam dinindeki yeri, Balkanların ve Anadolu'nun Ehl-i Beyt nefesi ile İslam'la tanışması, velayetin şahı İmam Ali, cennet gülü Hz. Fatıma ve on iki imam, Ehl-i Beyt'i gözlerden ve gönüllerden gizlemek için uydurulan akımlar tarihi seyir içinde delilleri ile ele alınacak.     Cenab-ı Hakk, Şura suresi 23. ayette, "De ki (Muhammed'im): Ben, peygamberliğimi tebliğime karşılık sizden Ehl-i Beyt'imi sevmenizden başka hiç bir ücret istemiyorum" buyurmaktadır. İmam Şafi hazretleri, bu ayeti beyan ederek, "Ehl-i Beyt'i sevmek farzdır" der. Kur'an ayeti ile sevmemiz farz olarak emredilen Ehl-i Beyt ile Emeviler'in idaresinden itibaren savaşılmıştır. Emeviler döneminde Cuma hutbelerinde İmam Ali Efendimize küfretmek adet haline getirilmiş, uydurulan hadislerin yaygınlaştırılmasıyla Ehl-i Beyt'in küçük düşürülmesi ve değersiz görülmesi sağlanmıştır. Hayali kahraman İbn-i Sebe ortaya atılmış, onun ağzından söylenilenlerle "Şiilik Yahudilerin kurdurduğu bir mezhep" olarak aktarılmıştır. İslam'ı zedelemek isteyen müsteşriklerin sığındığı bu İbn-i Sebe masalı, İmam Ali'nin Abdullah bin Sebe'yi tanımaması, İbn-i Sebe'nin ekolüne mensup olduğu iddia edilen Ebu Zer Gıffari, Selman-ı Farisi, Mikdad bin Esved, Ammar b. Yasir'in, İbn-i Sebe'den bahsetmemesi ile aslında uydurukluğunu ispatlamaktadır. Bugüne kadar Taberi'nin alıntılarında yer bulan bu hadisler, maalesef günümüzde Ehl-i Beyt'e açılan savaşların bir mesnedini oluşturmaktadır.  Çünkü Sünni dünya, aslında sahih olmayan rivayetlere hayali Abdullah bin Sebe'nin görüşleri imiş gibi sahip çıkmış ve var olan Ehl-i Beyt ekolünü ihmal noktasına gitmiştir. Netice, sapık gösterilen Ehl-i Beyt ekolü ile Sünni dünyanın karşı karşıya getirilmesidir. Kur'an-ı Kerim'de hak yol olarak belirtilen, Hz. Peygamber'in ipine sımsıkı sarılmamızı buyurduğu Ehl-i Beyt yolu, hak ve sırat-ı müstakim iken, bugün Ehl-i Beyt ile Ehl-i Sünnet'in arasına ekilen nifak tohumları ile İslam âlemi parçalanmıştır.   İlim adına Sünni dünyanın, İmam Ali'yi sevenler hakkında verdiği fetvalar ne yazık ki, Deccalizm'in yolundan gitmekten başka bir netice doğurmamıştır. Zira gelinen nokta Allah'ın kitabına ve Peygamber'in sünnetine terstir. Sünni dünyadaki sapma, İngiliz etkisindeki Nakşiliği doğurmuş ve Hindistan'da ortaya çıkan Nakşilik Osmanlı döneminde Ehl-i Beyt'in takipçisi Bektaşiliğin Osmanlı topraklarından sürülmesine neden olmuştur. Kur'an-ı Kerim'de 30'dan fazla ayet ve Resulullah'ın binlerce hadisi ile övülen, seçilmiş ve sevilmiş Ehl-i Beyt'i takip edenlere, hakkında tek bir ayetin bulunmadığı Sünnilik maskesi ile savaş ilan etmek, aslında Allah'ın ayetlerine savaş değil de nedir?  İşte biz, 7.'sini gerçekleştireceğimiz bu sempozyumlar ile hem Cenab-ı Hakk'ın emri olan Ehl-i Beyt'i sevmeyi ikaz ediyoruz, hem de Ehl-i Beyt'in İslam'daki gerçek yerini ortaya koyarak Şii ve Sünni dünya arasındaki fitne tohumlarını bertaraf ediyoruz. Allah çıktığımız bu hizmette bizlere yardım etsin!