11 Eylül bahanesi ve MEM'in etkileri
Bundan 13 sene evvel, 11 Eylül 2001 tarihinde Newyork'ta iki yolcu uçağı ikiz kulelere, Washington'da bir yolcu uçağı Pentagon'a çarpmıştı.Zaman içinde CIA ajanları tarafından organize edildiği itiraf edilen bu patlamalar neticesinde dünya "terörist Müslüman" tabiri ile tanıştı. Aynı yılın Ekim ayı içinde ABD Savunma Bakanlığı ve Pentagon dört yıllık savunma planında dünya genelinde terörizmle mücadele kararını açıkladılar. Planda ABD'nin küresel çıkarlarına aykırı hareket edildiği anda durumu değiştirecek müdahalelerde bulunma hakkından bahsediliyordu.Bunu kabul eden ülkeler dost ve müttefik; karşı çıkanlar ise demokrasi getirilmesi gereken yerler olarak sınıflandırıldı.Ilımlı İslam görüşündeki ülkelerden ABD'ye tam destek gelirken; onların tabiriyle teröre yardım edenler ise, rejimleri değiştirilerek sözde demokrasi ile tanıştırıldılar. Irak ve Afganistan müdahaleleri sonrasında 1 milyondan fazla insan öldü. Arap Baharı etkisindeki Libya, Tunus, Mısır'da rejimler değiştirildi, ülkeler belki de bir daha huzura kavuşmayacaklar.Kısaca İslam'ı terör dini ve Müslüman'ı terörist gösteren 11 Eylül bahanesi; milyonlarca Müslüman'ın kanına, toprağına ve sahip olduğu kaynaklara mal oldu. Şimdilerde ise IŞİD hortlatıldı, Irak ve Suriye arasında hilafetini ilan eden örgüt, binden fazla batılı üyeye sahip. Örgütün elemanlarının tekrar ülkelerine dönme riski ABD'yi ve özellikle İngiltere'yi tedirgin ediyor.ABD hem terörü tehdit kabul edip, hem terör estirmektedir. ABD'nin Dışişleri eski Bakanlarından Kissenger geçtiğimiz Ağustos ayı içinde Wall Street Journal'de ve Sunday Times'de iki deneme yayımladı.Bunlardan birisi, "küresel düzeni oluşturan kuralların kriz yaratmaya başlaması" fikrini işlerken diğeri, bu etkilerin Orta Afrika ve Ortadoğu'da İslam dünyası üzerindeki etkilerini ele alıyor.Yani terörü bahane ederek ülkeler üzerinde tahakküm kurmak ABD'nin dünya hakimiyetine artık yetmemektedir. Kissinger, "1948'den 20. yüzyılın sonuna kadar, dünya tarihinde belki de ilk kez, kısa süreli de olsa bir küresel düzen dönemi yaşattığını" ifade etmekte.Eski bakan, kapitalizmin hegemonyasının neden çöktüğünü de kendince şöyle yorumluyor: "Dünya genelinde uygulanmaya başlayan Batı'nın serbest piyasa anlayışı devletler tarafından kabul edilerek benimsenmek yerine bu düzene boyun eğmiştir." 'Batı tarafından ilan edilen ve kurulan düzenin şimdi bir dönüm noktasında olduğunun' altını çiziyor.Dönüm noktasına geliş konusunda, uluslararası ekonominin koşullarıyla, ulusal yapılar arasındaki uyumsuzluk bu soruna katkıda bulunuyor, diyor.Bu, kapitalizmin ezici etkilerine karşı ulus devletlerin tekrar güçlenmeye başladığı itirafıdır.Ulus devlet bilincinin yeniden güçlenmesini sağlayan bizim Milli Ekonomi Modeli'miz (MEM) olmuştur.En güçlü örneğini Rusya'da gördüğümüz MEM uygulamaları, küresel düzene karşı milli devletleri kurmakta ve güçlendirmektedir.Kissenger'in küresel düzen hakimiyetinin sona ermeye başladığı dönem dediği 2000'li yıllar, dünyada MEM'in duyulduğu ve uygulamalarının devletler tarafından hayata geçirildiği ilk devirlerdir.Kissenger, " ?2007?10 mali krizinden sonra şimdi, küresel ekonomik sistemin işleyiş kurallarını engelleyen önlemler öneriyorlar" diyerek devletlerin yeni bir ekonomi sistemine yani Milli Ekonomi Modeli'ne dönmeye başladığından bahsetmektedir.Ne mutlu bizlere ki, 11 Eylül gibi bir saldırının ardından kana bulanan Ortadoğu ve hatta dünya devletleri için kurtuluş reçetesi sunuyoruz.Ekonomi sistemlerinin etkisi ile köle edilen halklar bağımsızlıklarına kavuşabileceklerini görmekte, yitirilen kaynaklar MEM ile yeniden asıl sahiplerine iade edilmektedir. Bugün Fransa gibi AB ülkelerinde dahi yeni ekonomi sistemi olarak MEM kuralları konuşuluyor. İnanıyoruz ki, kapitalizmin kalesi Amerika'dan da MEM'e dönüşler çok uzak değil.Kısaca MEM, ekonomi sistemi ile dünya hâkimiyetine oynayan ABD'nin bu öngörüsünü gerçekleştiremeden tarihin çöplüğüne gömmüştür.
Editörün Seçtikleri